ELBİSE ZİYADE, HAKİKAT ORTADA

Her nere gitsek. Gözlerimize inansak.
Sevgi, saygı, hürmet görsek. Biz çalıp, biz söylemesek. Etrafa da iyi baksak.
Bekleriz hakkımız olandan. Kaybetmeyelim haysiyet ile onurumuzdan.
Bu gün yoksa elbet yarından. Ümit çoktur anlayandan.
Ders almaz insanoğlu. Silüeti gölgesinden belli. Daha ne arar bilmeli.
Hariçten bakıp görmemeli. Belli olmaz ahvali.
Ne akıllı. Ne deli. Kafasından akar, düşünce seli. Ne saçlısı, ne keli.
Hüneri, marifeti, zekasında gizli. İyi bilmeli.
Anlamadan, dinlemeden konuşma. Esvabına bakıpta yanılma.
Hürmet içten,kurgu yapma. Farklı olur her anlatma.

Hakkını verelim hakkı olana.Yalan yanlış her önüne çıkana.
Kaçmayalım sakın yalana dolana. Olan olur sonunda sana.
Neyi bekleriz nereden? Su bekleme kurumuş dereden. Sor hele aslı nereden.
Anlatsın bakalım sana gaibi bilmeden.
Hak yolunda. Saadet birinde. Sen bileceksin doğrusu nerede.
Eğilip, bükülmede değil hak. Hikmet ne yalanda, ne dümende.
Sen, sen ol ki bileler kadrini. Kadrini bilecek bulur elbet yolunu.
Sen iyi bil yeterki sağını, solunu. Üzme allahın kulunu.
Hayat akar gider serinden. Anlatır zamanla her şeyi derinden.
Anlayan anlar kapı önünden. Anlamayan anlamaz dağın başından.

Hoca Nasrettin duramaz. Anlatmadan olamaz. fazla söze gerek kalmaz.

Ödeşmiş Olmadık mı?

Hoca bir gün şehre un satmaya gider.
Akşama doğru işini bitirince hem günün yorgunluğunu atmak hem de una bulanmış kıyafetlerini temizlemek için hamamın yolunu tutar.
İçeriye girince hamam çalışanlarının kendisi ile ilgilenmemesine çok canı sıkılırsa da bunu pek dert etmez.
Güzelce yunur yıkanır, üstünü başını temizler, sonra da ücretini öder ve çalışanlara fazlasıyla bahşiş bırakır.

Hoca bu, başından geçenleri unutur mu hiç? Unutmaz… Aradan birkaç gün geçer.
Hoca çok temiz ve güzel bir şekilde giyinir kuşanır, yine hamamın yolunu tutar.
Kafasında da hamam çalışanlarından geçen gelişindeki ilgisizliğin hesabını sormak vardır.
Hocanın güzel kıyafetleri karşısında hamamcılar ona hizmet etmek için âdeta yarışırlar.
Hatta çıkışta onu kapıya kadar uğurlarlar.

Görevliye ücreti ödeyen Hoca, fazla bahşiş yerine çok az bir bahşiş bırakır.
Bahşişi gören çalışanlar kendi aralarında homurdanmaya başlarlar:
“Adama bak, kendisine ne güzel hizmet ettik… Hizmetimizin karşılığı bu mu? Bu ne biçim bahşiş?”

Hoca, hamam çalışanlarından daha önceki ilgisizliğin hesabının sormanın tam zamanının geldiğini anlar ve;
“Yahu, ne bağrışıp duruyorsunuz, geçen hafta üstüm başım un içinde geldiğimde yüzüme bile bakmadınız,
fakat ben o zaman size iyi bahşiş verdim, bugün ise siz benim kürküme bakarak iyi hizmet ettiniz.
İlkinde ben size iyi bahşiş verdim, şimdi ise tersini yaparak ödeşmiş olmadık mı?” der.

Yazılarımızda olsun ziyade. Hak kulunu görürü her yerde.
Ne yerde. Ne gökte. Başını çevirdiğin her yerde.
Yazması bizden. Okuması sizden. Okumayan ne bilsin geceden, gündüzden.
Her sabah geçerse kendinden. Akşamı karanlık bilir kendinden.
Açıp gözleri görmeli. Hakkikati dünden bilmeli. Her şey bir tahminli. Bilgi aklında şahitli.

Güven Gürbüz

04 Ağustos 2023

Şebinkarahisar / Ankara

BİLEN BİRİYDİ. GÖÇTÜ GİTTİ.

BİLEN BİRİYDİ. GÖÇTÜ GİTTİ.

Ne sorarsın? Ömürden alır felek. Kimine giydirir yelek.
Kimine yedirir kelek. Anlaşılmaz ne kadar söylesek.
Yaşar, görürde, ders almaz. Bildiğini suale hiç katmaz.
Görürde niye mi bakmaz? Anlarda çoğu zaman anlamaz. İşte kurnaz.
Ömür dediğin; Durup baktığın. Koşup yürüdüğün. Düşüp kalktığın.
Az dinlenip, çok yürüdüğün. Olmadığıdır Bakiliğin.
Kubbenin altında hoş seda. Gelen göçer ne fayda.Her fayda bir çabada.
Çabada olmazsa kimler görsün ne fayda? Herşey insanda.
Yazılanlar çizilenler. Görüp geçirenler. Her sayfasında bir bilmeceler.
Düşündürür bilmeyeni, sonu neyler? İnsandır sorar.

Her hafta yazılanlar. Yaşamın içinden geleni anlatırlar.
İçinde eğriler, doğrular. Biribiri ile nasıl anlaşırlar? Sorulurlar.
Akıl fikir ilimle gelişir. İcraatlar bilimle geleceğe yetişir.
Kim araştırır, kim bulur? Alim olmayla her şey anlaşılır.
Alim ararken çıkarsa ya zalim. Ne olacak diye düşünürken halim.
Hali görmezse aklı selim. Sonuna denilir allah kerim.
Gün geçmeden bilinir. Dikkatle her şey öğrenilir.
Adına ne denir. Bir de sonuna motivasyon eklenir. Çok önemli olduğu bilinir.
Çağ değişti. Katip masadan ayrıştı. Akıl, akıl ile yarıştı.
Teknoloji işe karıştı. Bilinen, bilinmeyen, kağıt gibi buruştu.

En güzeli akıl bileni. Sordum mu iyi yerden öğrenmeli.
Acaba o’nu da nereden bulmalı? Her işede çok karışmamalı.
Bizim en iyi bildiğimiz. Acıkınca ucundan böldüğümüz. Ekmeğimiz, aşımız.
Hiç bir şeyle karıştırılmayacak dürüstlüğümüz.
Çok bakarız etrafa. Konacak bir şey bulamayız gönüldeki rafa.
Her söyleneni alsaydı bu kafa. Koymazdı kimsede bizi defe.
Bilmeli, bildirmeli. Küçük yaşta çocuklara öğretmeli.
İyi huyu, güzel ahlakı, belletmeli. Başkasından beklememeli.
Dolaşmayalım boş yere. Bu günlerden pay bırakalım yarınlara.
Es geçtiğinde unutma, estirecek kapılara. Dökülecek marifetler sokaklara.

Her sözde bir nasihat. Gel buna birde Nasrettin Hoca fıkrasından renk kat.

Ölçmüş Biçmiş Gidiyor

Günün birinde Nasreddin Hoca yolda giderken birkaç kişiyle karşılaşır.
Onlar; “Hocam, dünya kaç arşındır? Biz anlaşamadık.
Sen görmüş geçirmiş adamsın, bize bir cevap ver.” deyince,
Hoca Efendi şöyle bir düşüneyim diye başını kaldırdığında bir de ne görsün,
karşı mahalleden mezarlığa doğru bir cenaze gidiyor.
Cenaze, Hoca’nın imdadına yetişince o da hemen cevabını veriverir:
“Arkadaşlar, ben de sizin sorunuzun cevabını biliyordum, ama bakın benden önce şu giden cenaze cevabı verdi.
Görüyor musunuz o, ölçmüş, biçmiş ve gidiyor.”

Akşam güneşi. Akşamın sarhoşu. Gider, gelir, bir günde, bir koşu. Karanlığı kaplar kayboluşu.
Yer verelim her zaman günlerimizde neşeye. Hepimizde birlikte, bir arada, mutlulukla yaşaya.
Zamanımız çok yok alışmaya. Var olalım her zaman paylaşmaya. Gerek yok her şeye şaşmaya.
Yaşamdan bir şeyler, eşeye, eşeye.Haftaya yine beklerim bu köşeye.

Güven Gürbüz

01 Ağustos 2023

Şebinkarahisar /Ankara

NİYETİ OLMAYANA, YOL VER VERMEYENE.

NİYETİ OLMAYANA, YOL VER VERMEYENE.

Dünya dediğimiz bir büyük yapı. Her güne açılır bir kapı.
Belli olmaz ipi sapı. Kimine yutturur hapı. Kimini dolaştırır kapı, kapı.
Çok sıkma. Elinde de kalır maazallah sapı.
Çıkarız bir yola. Yollar döner bir sağa, bir sola.
Selam veririz, Allahın yarattığı kula.
Ahvali halimiz, inceden ince. Var olur hem gündüz, hem gece.
Birde gelince dile. Kimine gelir eğlence. Kimine dinlence.
Dalgada geçer kimi aklınca. Kimi anlar duyunca. Kimi kaçar görünce.
En iyisi mi anlat kendi, kendine, hallince.
Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Kimselere mihnet etmeyiz.
Daha kime, ne söyleriz?

Yollar uzar, kısalır. Kim ki yola koyulur.
Erken varır. Elbette bunda da bir hikmet vardır.
İplisi var, ipsizi. Çıkmaz olsun karşımıza ipsizi sapsızı.
Kalbimizde bırakmasın izi.
Baktın ki anlamıyor. laf, söz dinlemiyor.
Esiyor, gürlüyor. İnadımda inat diyor.
Bırak gitsin yoluna. Yiğitlik yine kalsın sana.
Uyma sakın ona, buna. Doğru git yoluna.
Bırak yiğit bilsin kendini. O’da kandırsın kendi, kendini.
Ne yapacaksın onun, bunun, dilini.
Sen kaybetme yeter özünü. Bil kıymetli tatlı sözünü.
Yaşla doldurma her iki gözünü.

Yazılar yazılır. Her hafta adet yerini bulur.
Ne mi olur..? Hoca Nasrettine de sorulur.

Önden Buyur Yiğidim

Günlerden bir gün Hoca, ziyaret için mezarlığa doğru yola koyulur.
Oraya varınca birdenbire karşısına kocaman bir köpek çıkar.
Hoca korkudan ne yapacağını şaşırır. Bulduğu taşı kaptığı gibi köpeğe fırlatır.
Köpeğe”hoşt hoşt” diye bağırarak onu korkutup uzaklaştırmak ister.
Köpek de köpek ha! Korkup kaçacağı yerde daha çok hırlar ve Hoca’nın üzerine doğru hücum eder.
Hoca, bakar ki köpeğin kaçmaya hiç niyeti yok. Çareyi bir mezar taşının arkasına sığınmakta bulur ve;
“Anlaşıldı. Mademki bana senden önce geçiş yok, sen önden buyur yiğidim.” der.

Memleket der severiz. Sevgisini kalbimizde besleriz.
Her hafta bir şeyler yazar, söyleriz. Değilmiyiz hepimiz bir kardeşiz?
Adem babamız, Havva annemiz. Daha neyi paylaşamayız?
Kim kime çakıl taşı. Ömrü dolunca anlar kışı.
‘Ne yazlar gördüm’ der. ‘Olamadım bir pınar başı.’
Akıt sende. Su gibi aziz ol. Ömrün ne ah, ne vah.
Olsun ferah. Yol ver. Demesinler eyvah.Yol aç. Demesinler muhtaç.
Memleketin derler, her yanı kıraç. Her yaşadığın güne el aç.
Allah etmesin kimseyi kimseye muhtaç.

Yazılarımız kısalır. Bilirler. Kimileri neleri anlatır.
Yazılacak bu günlerin ne kadar dahası vardır. Her şeyi daha da dahadır.
Her şeyi yerli yerinde bırakması, yol vermesi de vardır.
selametle kalınız.

Güven Gürbüz

30 Temmuz 2023

Şebinkarahisar / Ankara

VARSA KITLIK, ARANIR İNSAFLIK.

VARSA KITLIK, ARANIR İNSAFLIK.

Para parayı görür. Çeker kendine çoğalır.
Ya bulamayan ne olur? Yoksulluk bulursa yine yoksulu bulur.
Canavarın adı Enflasyon. Yok bulunamıyor karnını doyuran.
Kapı, baca, Köy, Mahallle gezen. Yedikçe doymayan.
Kimdir diye sorarlar bunu yaratan. Aşağıdan, yukarıdan.
Yolun sonu görünmeyen. Gece horlayan. Gündüz kükreyen.
Kimleri dost edinir varmı bilmeyen? Sen söylesen ben yazsam.
Şöyle olur desende bir düzeltsen.Ey muzdariplenen.
Bakar durursun. Susar oturursun. Ay sonu gelmez ne dersin?
Var olmadan varlığı tüketirsin. Borç hanene yazarsın.

Kime ne diyelim? Kimden ne soralım? İşin sırrı nerede o’nu bulalım.
Etrafımıza iyi bakalım. Ümit edelim.
‘Sandıkta’ der biri yanıtım. ‘Ortada belli değilmi der’ diğeri kanıtım.
Biri; ‘Ben bundan bir şey anlamadım.’
Uzun oturur kısa kalkarız. Akşam yatar, sabah kalkarız.
Her gün yeni bir masallayız. Acaba çok mu uyuruz? Uyutuluruz.
İyidir niyetimiz. Yoktur hiç kötü söyleyenimiz.
O kadar çok ki umudumuz. Her gördüğümüzle paylaşırız.
Kanaat ederiz var olana. Koşar gideriz sıkıntıda olana.
Allahta acısın bizlere acıyana. Havalemiz hep yaradana.


Ördek Çorbası İçiyorum

Nasreddin Hoca hayattayken büyük bir kıtlık olur.Bırakın eti, bir lokma ekmeği bile bulmak çok zordur.
Evde bulduğu kuru ekmek parçalarını alan Hoca,Akşehir Gölü’nün kenarına geldiğinde bir de ne görsün,gölde ördekler yüzüyor.
Hoca, bunlardan birkaçını yakalamak isterse de başaramaz.
Ardından da yorgun argın bir ağacın gölgesine oturur ve evinden getirdiği kuru ekmeği suya bandıra bandıra yemeye başlar.
O sırada çevreden geçmekte olan insanlar, Hoca’nın bu garip hâlini görünce dayanamaz ve sorarlar:
“Hayrola Hocam, ne yapıyorsun?” Nasreddin Hoca: “Görmüyor musunuz, ördek çorbası içiyorum.” diye cevap verir.

Hayallerle yaşıyoruz. Kendi kendimize esip gürlüyoruz.
Kime ne söylüyoruz. Bilmiyoruz.
Duyun sesimizi duyacaklar. Koşsun gelsin yoksula el uzatacaklar.
Halin ne diye soracaklar.
Bulduğuna şükret eyvallah. Bulamazsan ya Allah.
Kime ne söyledik ki estağfürullah.
Herkes alınır üstüne. Kimse göz dikmiyor kimsenin kürküne.
Garibinde kulak ver türküsüne.
Aman eller. Bizim eller. Yavan ekmek yiyenler.
Nerede diye soracaklar. Bir baş soğana göz tikenler.
Allah şahit biliyor. Kimin ne yaptığını görüyor.
Kimler, kimlere, ne yalanlar söylüyor.

Biz yazdık arzuhalimizi. Varlığımız ne ise onunla kurarız soframızı.
Davet ederiz etrafımızı.
Bizim öğrendiğimiz paylaşmak. Tok iken acın halinide bilmek.
Dilden kağıda dökmek. Tercüman olmak.
Halden anlamayana hal sorulur mu? El insaf deyip, yanına varılır mı?
Çoktur hallerimiz. Uzun sürer arzuhalimiz.
Varsa yoksa garibanımız. İsteriz ki bir kenara atılmayız.
Haftanın yazısı. Yazılamadı kaldı çoğunun sızısı.
Elbet vardır bir çaresi. Yaradanadır havale etmesi.

Güven Gürbüz

29 Temmuz 2023

Şebinkarahisar / Ankara