BAHANE OLUR SÖZ.ANLASANA İKİ GÖZ.
Gaye etmek, sohbete denk. Sohbetin içinde rengarenk. Kimi kimden sormak gerek? Kim, kime niye gerek?
Kalkarız söyleriz. Oturur dinleriz. Merakımız içimizde, büyüttükçe büyütürüz. Sorarsak öğreniriz.
Hallerimiz içimizde dillenir. Dillenmezse nerelerde söylenir? Bir eğrilir, bir doğrulur. Olmadık yerde sorulur.
Hayatın ahengi bizlerde sır. Bizi bizden çok kimler anlatır? Çeker biri uzatır. Çeker diğeri kısaltır.
Bilinmeli deriz hal hatır. Hal hatır ile yükledik bir katırı. Çıktık dağları, dağları. Seyran ettik bağları.
Dağıttık sepetimizden. Yedirdik aşımızdan. Eğilen olmadı hiç bir kaşımızdan. Ne bekledik peki karşımızdan?
Bulamadık karşılık. Beklemedik şaşılık. Düşündük. Taşındık. Kafamızı kaşıdık. Biz bu işten bir şey anlamadık.
Zamanı kaptırmışız değirmene. Değirmende gerek yok övünmene. Hepside kapılmış bir sele. Tanıdıklar dönmüş ele.
Bir varmış, bir yokmuş. Anlatacak çoğumuş. Hiç akla gelmeyenler nerelerde yoğrulmuş. Taze iken kurutulmuş.
Geçen ömürden geçer. Ömürü boşa geçiren biçer. Aklı olan neyi seçer? Her ana değer. Ömüre ömür katar.
Tazelikte kıymet, baharda zaman. Vakti geldiğinde yapılır sulaman. Kötü taraflarından biçmen. İşte bir fidan.
Yetişir dalında kıymetli olan. Her yerden görünür çiçek açman. Nede tatlıymış derler meyvan. Dikkat et aman.
Kopartma inceden, narinden. Yine seslenir sana bir günden. Ne dünden, ne yarından. Sen varsan, var zaman.
Bizi bizden soranlar. Bizi bizden bilirler. Kaybolsun kibirler. Olmasın burnuyla su içmeler.
Alçak gönüllü, hoş dilli. Ne iki telli. Ne çifte telli.Bilinir ki sever herkes onu yüzünden belli.
Mütevazilik olmasın mazi. Gönül hoşluğundan olsun niyazı. Bir elinde çaldığın sazı. Ağzından bilsin sözü.
Anlayan anlasın iki sözü. Hep yükseklerden uçmasın gözü. Ne olursan ol. Bir olsun özü, sözü.
Mana bizde saklı. Üstü çikolata kaplı. Anlayana gelir tatlı. Anlamayana da bayatlamamalı. Hep taze kalmalı.
Oradan, buradan, vazgeçelim uzatmadan. Sözün kısası. Ne anlatıyor, Nasrettin Hoca fıkrası.
Seninle de Konuşulmuyor ki
Bir akşam üzeri Nasreddin Hoca ile hanımı avluda oturmuş, sohbet etmektedirler.
Tuhaf bir hâli olan Hoca, hanımına sorar:“Hanım, bizim komşu değirmenci Ahmet Efendi’nin adı neydi?”
Kocasının dalgın hâlini merak eden hanım bu soru karşısında şaşırarak;
“Hoca Efendi, bu nasıl söz? ‘Ahmet Efendi’ dedin ya.” der.
Bozuntuya vermeyen Hoca soruyu değiştirir:
“Dilim sürçtü. Ne iş yaptığını soracaktım.”
“Efendi, sana ne oldu? ‘Değirmenci’ dedin ya.”
Üste çıkmaya çalışan Hoca;
“Hatun nerede oturuyor diye soracaktım.” der.
Şaşkına dönen hanım dayanamaz ve;
“Efendi, sana bir şeyler mi oldu ne… Az önce ‘komşu’ dedin ya.”
Hanımının her sorusuna karşı çıktığını gören Hoca biraz da kızarak;
“Yahu hanım, iki söz edelim dedik, burnumdan getirdin. Seninle de konuşulmuyor ki!”
deyiverir.
Biz anlatırız bizleri. Güzel olur dost sohbetleri. Velakin iyi dinlemeli anlatılanları.
Dere tepe koşarız. Sevdiklerimizle bir arada yaşarız. Ne uzaltırız. ne kısaltırız. Kendi haline bırakırız.
Çok söyleme güzeldir incinir. Sonra tatlı söz, söylenmeden tükenir. Kimin ne huyu var? Nereden bilinir?
Bahane olur söz. Anlasana iki göz.
Muhabbetle kalın.
25 Mart 2023
Şebinkarahisar / Ankara “