İCRAAT FİİLİYATTA BELLİ OLUR..

İCRAAT FİİLİYATTA BELLİ OLUR..

“Dünya düzenindeki gayri adilane yönetim anlayışları yansımaları ile birlikte tüm halkları derinden etkilemeye devam ediyor. Savaşların kaçınılmaz sonları dünya tarihinde derin izler bırakmaya doğru öteleniyor. Salgınlarla yaşanan kayıplar ise tarih sayfalarına acı hatıraları ile kaydediliyor. Yaşamın temel kaynağı ihtiyaçların giderilmesi yönünde, arz ve talebe bağlı olarak, ekonomi ile şekillendiğini, ekonominin üretimle ayakta kalabildiğini, üretimin enerji kaynakları ile hayata kazandırıldığını bilebildiğimize göre, dünya düzenininde neye göre şekillendiğini düşünmeye gerek varmı? Dünya ülkelerinin liderlerinden tutunda, bu ana alterlerde yer alan zincirin halkalarınında nasıl şekillendiğini, nerelerle ilişkili olduğunu, staretejilerin, birliklerin, müttefikliklerin vs. oluşumunda yelpazenin nasıl değiştiğini anlamak mümkün.

Uzun planlı aksiyonlarını yavaş yavaş devreye sokan, hedeflerine koydukları aksiyonların gerçekleşip, gerçekleşmediğine bakarak, yeni yönler tayin etmeye çalışan icraatçıların, neler kazandırdıkları ve kaybettirdikleri fiiliyatta belli oluyor. Bu sonuç pozitif yönde seyrettiğinde yüzler gülsede, negatif olduğunda gözünün yaşına bile bakmadan bir kalemde sileceklerini silip, yelkenlerini başka yönlere açmaktalar. Sermayenin dünya düzenindeki hükümranlığı bununla da kalmayıp, yönetimsel faaliyetlerin en üst düzeyine doğru marjinal etki gücüne de erişebilmekte. Bu gücün etkilerini politikalarda, icraatlarda ve fiiliyata yansımalarıyla görebilmekteyiz.

En üstten en alta doğru indiğimizde, piramitin en altı zorlu mücadeleye devam etmeye, çoğunluğu oluşturan, emeğinden başka gücü olmayan halk kesimi ayakta durmaya, idare etmeye, daha çok çalışmaya, önce açlık sınırını, sonra yoksulluk sınırını aşma mücadelesinde yol alıyor. Bu yolun içerisinde salgınlar ve savaşlar ikiz kardeşler baltalarıyla kol gezmeye devam ediyor. Piramitin tepesinden bakanlar ise manzarayı görmüyor. Bulutların rengarenk seyahatları onları yeni dünyalara taşıyor. Uzaya, evrene, ay’a, marsa..Teknolojik gücüde yanına alarak ilerleyen icraatçıların fiiliyatları da sahnede sergiledikleri oyunlar kimi çevrelerce alkışlanırken, kimi çevrelerce sırt dönülmeye devam ediyor.

Dünyayı sarsan olaylar, ülkemizin etrafını saran çemberin içerisinde yıllardır bıkmak, usanmak bilmeden devam etmekte. Güneyimizde, batımızda gelişen olaylara bakarken, kuzey batıdan yankılanan dumanlar, doğumuzda da endişelerimizi artırmaz değil. Asla güvenemediğimiz emperyal güçlerin, sağının, solunun, belli olmadığını her ne kadar da görerek yaşasakta, uygun stareteji, güç birliği ve politikalarla adımlarımıza yön vermeye çalışacağız mutlaka.

Dünyanın etrafında bir tur atıp, yine “Tilkinin dönüp,dolaşıp geleceği yer yine kürkçü dükkanıdır ” atasözünde olduğu gibi, memleket sevdamızın odak noktası Şebinkarahisar topraklarımızdayız. Nefes alıp verebilmenin ne demek olduğunu, ciğerlerimize düştüğünde anladığımız, temiz oksijene duyduğumuz özlemi burada tattığımızda, zihnimizdeki karelerde, hücre, hücre, genişleyerek daha çok bizleri düşünmeye itecektir. Sanayinin artan nüfus ile birlikte yaygınlaşması, emisyon salınımları ile kirlenen dünyanın, en ucra köşeleri, bir gün oksijen turizmi ile anılacak olursa şaşmamak gerek.

Yaşam döngüsünün metropollerle içiçe, taşra ile entegre yapısı icraatçılarıda elbet düşünmeye itecektir. Bu düşünce oluşumu kitlelerin elele vererek, ticari kazanımlarla güç oluşturup, gerek memlekete, gerekse yaşam alanlarına ortak katkı babında birliktelikleri sağlamaya itecektir. Bu birliktelikler büyük sermayelerin yaptıklarını henüz yapamasada, ulaşmada ivme katacaktır. Fiiliyatta yapılacaklar tek tek paylaşılacak, katkılar artırılacak, yine sonuca bakılacaktır.

Diyeceğimiz noktada; “İcraat fiiliyatta belli olur.” sözümüz olacaktır.

Ülkemizin selameti, kalkınıp, gelişmesi, büyüyüp, güçlenmesi ile daha çok söz hakkına sahip olabiliriz.

Memleketimizin kalkınıp gelişmesi içinde güç unsurunun odak noktasından hareketle bilinçle yol alabilmeliyiz.

Şebinkarahisarımız içinde, gönül birliğimiz, beraberliğimiz, umudumuz, gurumuz, STK’larımızı ise aktif hale getirmek, salt bir, ikisinin icraatları ile değil, hepsinin yüzümüzü güldürecek, fiiliyattaki sonuca ulaşmış hallerinden söz edebilme durumuna gelebilmeliyiz. Yoksa herşey yine hayallerde, yine masada duran yazılı kağıtların arasında, tozlu raflarda yerini alır. Toplumsal gelişimden bahsederken altını çizdiğimiz ” ÖNCE İNSAN ” ana temasını baş köşede tutabilmeliyiz. Bunuda yine kaliteli insan gücü ile entegre yapılarla çoğaltabiliriz.

İcraatta çokluk, fiiliyatta bolluk getire, Yüzleri güldüre diyelim. Yazımıza bu haftada noktayı koyalım.

Saygılarımla,

Güven Gürbüz

06 Mart 2022

Şebinkarahisar / Ankara

Bir cevap yazın