HAL BİLENE, HALDEN ANLAYANA
Çare aranır çaresize. Karmı yağdı ensemize? Kim çare olur kimsesize?
Karagün dostu hemşehrimize? Düşünmek lazım ne düşer acaba hepimize?
Darlık başa zarar. Artar çileleri azar, azar. Kime ne söylese kızar.
Kul, kula, kul olurmu? deme. Çaresiz tutunursa bir zalime.
Yer başının etini lime, lime. Güven olurmu elalemine?
Düşürür dilinden diline. Çare bulan söylesin kimden, kime?
Her hafta bir konu. Bellidir arkası, önü.Yiğit bilir özünü.
Özünü, sözünü, açarsa iki gözünü Mertse elbetteki tutar sözünü.
Gezdik dolaştık derler devri alemi. Hatırlatan olmamış sülaleni.
Aç kapattığın pencereni. Sakın ellerde görmesin seni. Tut sineni.
Gurbet kuşu derler uçar gider. Dolaşır gelir aynı yere konar.
Önüne üç, beş, buğday kim atar? Bil ki çaresize, derman desinler.
Dermanı ver ki senden görsünler. Unutanlara hatırlatsınlar.
En yakınında varmı çaresiz? Bırak geçip gitmesin yarensiz.
Döksün içini yalansız, dolansız.Bilmesin kendini kimsesiz.
Hoca Nasrettin çare der.Çare arayana acep ne söyler?
Çareler bazende hep birbirine benzer.
Günün birinde pazardan dönmekte olan Hoca’nın önünü bir komşusu keser ve derdini bir bir anlatır.
Hoca onu biraz oyalamak isteyince komşusu tekrar; “Ama Hocam, başım çok ağrıyor. ” der.
Hoca şöyle sağına soluna baktıktan sonra, düşünür gibi yapar ve ardından cevabını veriverir:
“Bak komşu, senin derdinin dermanını şimdi hatırladım.
Bundan birkaç hafta önce benim de dişim ağrımıştı, epeyce direndikten sonra baktım olacak gibi değil,
gittim dişçiye, dişimi çektirdim. Meğer başımın ağrısının dermanı buymuş. Haydi git sen de dişini çektir.”
Ne zamandan bu yana akar söylemez bu dam.
İçini sarınca anlar gam. Herkese kesmeyle olmuyor ahkam.
Sen bilmezsen önce kendini. Nice olur bir düşün halini?
Kim ne bilsin gündüzünü, geceni? Anlamaz derdini.
Sarar inceden inceye. Katar gündüzü geceye.
Uzar gider dertlerin dökülür heceye. Hangi birini oturup saya?
Hasta düştüm der yoktur soran. Bilmez hiç yol yordam.
Oysaki ne ırmaklar akar sağdan, soldan. Görmesi senden.
Aç gözünü. Tanı çevreni. Tanı hısımını, akrabanı.
Bırak yalanı dolanı. Varlıktan saymaz kimse kadrini.
Uzun lafın kısası. Her şeyin var bir çaresi.
İyi düşün sağlıktan yok ötesi. sende biter iyi düşünmesi.
Çokta düşünme uzun yol olur. Koyulursun yola yorulur.
Oturursun nefesin daralır. Dayanamaz beden yere yığılır.
Hayat dediğin bir nefes. Alıp verdiğinde enfes.
Ya kısılırda çıkmazsa ses? Kulakların olur sana bir kafes.
Neşe ile bakmalı geçiyor hayat. Bu gün anlattığın yarın olmasın bayat.
Pili bitince çalışmaz artık bu saat.
İçini tut rahat. Olmaz öyle her şeyi al, sat.
İçinde biriktirme artar kat, kat. Otur sonra birde bunları tart.
Biz biz olduk. Kime ne sorduk. İki oturduk, bir kalktık.
Sağımıza solumuza baktık. Ne gördük?
Kendi kendimize kazak ördük. Oturduk kilim dokuduk.
Bayramdan bayrama zar, zor, hatır sorduk. Sonra unuttuk.
Güldük ağlanacak halimize. Kim ortak olsun hangi derdimize?
Sadık bile kalamadık verdiğimiz sözümüze.
Memlekete çare dedik. Gurbet ele çıkınca unuttuk.
Bulduk buluşturduk. Bir ocak kurup dumanını tüttürdük.
Dün bu gün olmaz. Bu gün dünden sayılmaz.
Sanmaki hiç bir şey anlaşılmaz. Kim, kime dost, düşman, o da bilinmez.
23 Ocak 2024
Güven Gürbüz
Şebinkarahisar / Ankara