MEMLEKET DEDİĞİNDE..

MEMLEKET DEDİĞİNDE..

Memleket dediğinde akan sular durur. İnsan dediğin de sarar, sürür.

Memleket için insan bulmak olmaz amaç, İnsan için memleket bulunmaz nimet.

Her konuştuğu insanın önce kendisi içindir, şüphe duyarsan eğer yanıt çevresindedir.

Baktığınızda çevrenize çevrede kalmamıştır. Çevre şimdilerde hayalindedir.

Sosyal medyada sarar hem kendini, hem çevresini, yazılanla, çizilenle sürer kendi tarlasını.

Velakin çıkan mimet değil, kendine göre ganimet.

Hiç bir şey tutmaz yerini memleketin tarlasında biten bir tek buğday tanesini.

Gel bir de tanrıya şükret.

Memleket dediğinde sapla saman ayrılır.

Ne yoğurttan süt çıkarılır, ne sütün içine su katılır.

Her gördüğü sakallıya dede derse insanoğlu, dede de yolunu şaşırır.

İnsanoğlunun ne dediğine değil, ne düşündüğüne bakılmalı.

Ne demiş alim; “Derviş’in fikri ne ise zikri de o’dur.”

Memleket dediğin de ata yadigarıdır. Ecdadiyedir.

Çok uzakta olmakla, çok yakında olmayı mesafe olarak görmemek lazım.

Kurduğun gönülbağı da önemlidir yaşatmasını bilen için.

İnsanoğlu tokluk için, memleket çokluk için uğraş versede, su akar yoluna bakar.

Arklar dolar, çağlayan gibi akar. İnsanoğlu bakar. Memleket el sallar.

Biri gider fani olur, memleket kalır herkes sevdalanır..

Be hey dost deyipte sardıysan belini, bir günde incitir tatlı gönlünü.

İnsanoğlu değilmidir, dünden daha deli, akıllı olan memlekettir..

Özlettirirse kendini, akıllandırır da deliyi.

Ya birde, deli deliyi görünce saklarmış çomağını.

Eh orasını bilemem ama ne demiş memleketin eskileri ;

” Deli olmadan da olunmaz veli.”

Uzun lafın kısası memleket meselesi.

Yazmasını bilirse insan ya akıldan yazar, ya da fikirden.

Medet umarsan eğer, bir eğri semer, ya durur üstünde atın, ya yere düşer katır.

Elinde yazdığın koca bir satır. Ya parçalar atar, ya krem gibi sürülür şifa niyetine olur.

Memleket içinse yazılanlar, ne orada toprağım yok diye sırtını döner, ne bağım var diye kendini över.

Memleketse mevzu bahis olan, geride kalan teferruat der.

Bizler iyi olsun, iyilik olsun der de, sürer, eker, biçersek, kafamızın içindekileri,

iyiliklerin içerisinde yeşerir yemyeşil, arpası, buğdası, fiği.

Memleketin üstünde buharlaşan her bir canlının nefesi, buhar olur, bulutu bulur, yağmur olur, insanoğlunun tepesine yağar.

Ne kadar düşünürsen düşün unutma ki çoktur işin.

İster yakınlaşın, ister uzaklaşın, mesafede değildir köşen, dibin.

İki gözün arası yakındır ama, biri bakarken öbürü de aynı yere bakar.

Şaşı olma. Sevgi dağıtmakta aşı ol. Şifa ol, derman ol.

Bilmezlerse de değerini, fark etmiyor. Ha bu dünyada.., ha o dünyada.

Kalma sakın rüyada. Gerçekci ol, akıllı ol.

Değer dediğin nasıl bir eder,..? Sürdükçe devam eder.

İster insan ol, İster memleket..

Memleket dediğinde dur, düşün. Daha çoktur işin.

Memleket rüzgarınız bol olsun..

Sevgilerimle,

Güven Gürbüz

22 Şubat 2021 – Ankara

İÇSEL DÜNYAMIZ..

İÇSEL DÜNYAMIZ..

Hayat insanoğlunu;

Kendi içsel dünyasında meltemlerle, lodoslarla, ılık esintilerle, dondurucu soğuklarla iştigal ettire dursun.

Bir yanda çıkmaz sokaklarda kalmış, kendisini arayan, ruhsal çalkantıların içerisinde, kimlik arayışına saplanandan, marjinallejenlere, maddiyatın verdiği rehavetle gözlerini dış dünyaya yumanlara…,

bir yandanda da, pozitif düşüncenin hakimiyetinde, umutlarını en üst seviyeye çıkarmış, kendini soyutlamadan, bütünlüğe entegre, birliğe güç, azme, çabaya, gayrete ortak, gözleri sevgi saçan, kalbi gülen, bilgilenen, bilgilendiren, sempatisini günden güne artıranlara kadar, gökkuşağı renklerinin arasında bir hengamenin içerisinde tutar.

İÇSEL DÖNÜŞ

Bir kuşun kanat çırpması ile diğer bir dala atlayım derken yere düşmesi,düştüğü yerden kalkıp, bir hamle yaparak, kendini toparlayıp; rüzgarların esintisi ile yükseklere, daha yükseklere kanatlarını açıp, engin gökyüzünde bulutlara kadar yükseklere çıkıp, yeryüzüne bakarak, kendi küçüklüğünü orada görüp, gerçeği yakalayarak, yavaş.., yavaş.., süzülerek.., ait olduğu yere, ağaçlara, ormana, börtü böceğe, işte ben geri döndüm demesi, ve gerçekliği yakalabilmekte var.

GERÇEKLİĞİ YAKALABİLMEK

Hayallerinin peşinden koşarak gerçekliğe ulaşmak; sabır, sebat, azim, çaba, gayret, sevgi, neşe, mutluluk, bilgi, tecrübe… sıra..sıra.., adım..adım.., zamanla, toplumla, içsel dönüşü sağlayarak ulaşılabilecek en önemli başlangıç noktası.

Gerçekliği yakalayabilen insanların toplumsal yargıları ve düşünce yapıları her zaman gelişimin önünü açarken, kendi içsel dünyasında da mutluluk kaynağını oluşturacaktır. Bu kaynak ile kendine ve dışarıya karşı ruhsal dünyasında da her zaman ayakta tutacaktır.

Toplumların ruh sağlığını ayakta tutan en büyük etmen bireylerin yaşam standartlarındaki müsbet gelişimlerdir. Hayatın idame noktasındaki müreffehlik ise geleceğe doğru müsbet, toplumsal içsel dönüşü ayakta tutacaktır. Değer verildiğini düşünen her birey, hep bir adım önde koşan bireydir. Toplumsal değerleri yüceltenler de bu bireylerin artışı ile orantılıdır.

KENDİNİ DİNLEMEK

Kendini dinleyen insan kendi kendisini müzakere edebilen insandır. Ruhsal alanda gelişiminin önünü açacak pozitif değişimlere sahip olabilmek için, çizdiği yolda yaşadığı deneyimler, öngörüler, eksiklikler, geç kalınmışıklar, acelecilikler, zamanlama hataları, vs.vs.. birer soru olarak karşısına çıksada, tekrarlamaması için düzeltme yollarını sabırla araştırıp bularak çözüme ulaşabilme noktasına kavuşacaktır. Kendini dinlemek; evhamlanmak, pinpirik olmak, salt sağlığına odaklanmak, fazla takmak anlamında yorumlamamakta lazım. Bu yönüyle bakıldığında negatif yöne saptıracağını, kaygı, stres, panik atak gibi durumlara sevk edebileceğini de unutmamak gerek.

SESSİZLİĞİN SESİ

Büyük şehirlerde yaşayanların bir çoğu sessizliğe özlem duymaktadır. Çünkü sessizlik ruhu dinginleştiren, huzur veren, rahatlatan, rüzgar misali serinlik duygusu veren dinlendirici bir unsurdur. Sessizliğin sesini merak edenlerde fazla derine dalmamak kaydıyla mutlu olacak yerde kalmasını da bilmesi gerekir.

MUTLULUĞUN ANAHTARI

Mutluluğun anahtarı her insanın kendi elinde. Hangi kapıyı, ne zaman, nerede, nasıl açaçacağını bilmesi ile ilgili olsada, anahtarıda kaybetmemesi, boynunda asılı tutması gerekir. Zira bu anahtarları çoğu zaman hiç ummadığınız akla gelmedik yerlerde kaybetmişte olabilirsiniz. Unutmamak gerekir ki yine bu anahtarları elde edecek olanda sizin sahip olduğunuz içsel dünyanızın size verdiği güç ve kuvvettir. Bu gücü her zaman dimdik ve ayakta tutmak gerekir.

Sevginin olduğu her yerde sizlerinde var olması dileğiyle,

Muhabetle kalın..

Güven Gürbüz

14 Şubat 2021 – Ankara