DÜNYA SINIFTA KALDI
Uygarlıklar ve medeniyetler asırlar boyunca müreffehliğin yolunu açacak metotları geliştirmeye, ilerleyip, güç olmaya, hükmetmeye meyletmişler ve yıkılanlar tarihe, ayakta kalanlarsa gelişen çağlarla birlikte birlikler kurmaya, ittifaklar oluşturmaya doğru adımlarını büyütmekteler.
Amaç; adına Dünya dediğimiz, kendisi büyük gözüken, evrende küçük bir yer tutan gezegenimizde yaşam formatı içerisinde yerlerini muhafaza edebilmek, Geleceğin getirebileceği tehlikelere karşıda gardını alabilmeyi bilim sayesinde başarmaya çalışmak.
Günümüzde salgınların küresel bir güç olarak karşımıza çıkması, bunların çapları küçük dairelerle devam ederken, birden büyük bir çapa dönüşmesi Corona 19 ile birlikte kendini gösterdi.
Dünya mücadelede yetersiz kalırken bir çok insanda aramızdan ayrıldı ve ayrılmaya devam ediyor. Salgınların tarih boyunca değişik satıhlarda, kendi çap ve alanı dahilinde kayıplar yaşattığı bilinsede, son durum geldiğimiz noktada durumun vahametini bir kez daha ortaya koyuyor.
Dünya ülkelerinin liderlerinin salgının başından itibaren sergiledikleri tutum ve davranışları alkışlanacak, takdire şayan olacak bir tutumu sergilemedi. Dönüp dolaşıp yolun tekrar başına dönmek soru işaretlerinide beraberinde getirdi.
DÜNYA SINIFTA KALDI..
2020 yılının son ayına girerken salgın tuttuğu istatistiklerle bizlerle adeta alay ederken, Aşının küresel boyutta ne durumda olduğu, çalışmaların son durumu hakkında geçilen yüzlerce haber arasında oranların telafuz edilmesi, hala salgının yıllara sirayet edeceği yolunda sinyalleri güçlü kılmakta.
Salgının başından itibaren ekonomi ile orantılı çizilen yol haritaları uygulamalara tuttuğu ışık salgının dahada yayılmasına, güçlü olanı ayakta tutarken, güçsüzü çekip almasına zemin hazırladı. Medeniyet yolunda ilerlemek bir yana, medeniyette sınıfı tozu dumana kattı. Masalar ve sandalyelerin nerelerde nasıl kurulduğu, kimlerin bu masalarda neler konuştuğu dahi tartışılır hale geldi. Ülkelerin birbirlerine sorumluluk atması, yayılım sürecinde izlenilen yanlış politikalar halkın nezdinde iyi bir tutum sergilemediğini gösterdi.
Tıp kendi içinde çelişkilerle dolu bir süreç içerisinde, sağlığa gönül vermiş çalışanları ile birlikte zorlu sürecin üstesinden gelmeye çalışsada kayıplar kaçınılmaz oldu. Daha çok kayıplar yaşamamak üzere alınması gereken aksiyonların bir an önce alınması, Aşı ile birlikte toplum sağlığınında güvence altına alınması elzem hale geldi ve geçiyor.
Salgına karşı mücadelede bilgilenmenin önemi her ne kadarda en büyük unsurların başında gelsede, kanun yapıcılarında yerinde ve zamanında alacakları kararlarda yayılım sürecine etki mekanizması kuracağını inkar edemeyiz. Bu konuda gösterilen ve gösterilemeyen duyarlılıklar sorgulanabilir. Önemli olan eleştriyel alanlarda konunun daha dikkatle alınmasıdır. Keza İnsan hayatının hiç bir hatayı kabul etmediği, tedbir anlamında bakıldığında uyum sürecine katkı büyük öneme haiz bir konudur.
Her geçen gün ve dakika toplum nezdinde salgın vahametini gözler önüne sererken, izlenecek tutum ve davranışlarından dolayı toplumun her bir ferdi dahil olmak üzere, kurum ve kuruluşları ile birlikte vebal altındadır. Bu vebalin telafisi mümkün olmadığı gibi vicdani sonuçlarıda vardır. Toplumda derin izler bırakan salgının bünyelerde bırakacağı hasardan, zorlu tedavi süreçlerine kadar bir çok alanda, akıl, ruh ve beden sağlığında bırakacağı izleri, travmaları, psikolojik saplantıları, asla ve asla görmemezcilikten gelemeyiz.
Dünya ülkelerinin salgına karşı mücadelede sergiledikleri tutumlar halk ve yönetecileri nezdinde her daim sorgulanacaktır.
Çözüm sürecin gün ışığı olacaktır.
Salgının önüne set çekecek aşının bir an önce halkın kullanımına sunulması, hesap kitap işleri, ekonomi, stareteji, ittifak, birlik, vs.denilerek uzatılmaması, İşbirliği içerisinde halkın sağlığı güvenli hale getirilmelidir.
Güven Gürbüz
27 Kasım 2020 – Ankara”