Telefona çıkma.
Sakallarını uzat, kel, körpe kirpi gibi ol.
Oklarını gizle, biraz daha büyüsün.
Namın yürüsün.
Okuyamadığın kitapları okumuş gibi yap.
“Efendim” desinler, sevsinler..
Al yanağından öpsünler.
Kan gelsin biraz yüzüne betin, benzin atmış.
Sanki hayat salt senin için yaratılmış.
Kapat gözlerini açma çevrene.
Cebin hep dolu olsun.
Başkaları yorulsun.
Sen yat yatağında uykuların derin olsun.
Sende bir insanoğlu değil misin?
Ham süt emmişsin..
Yazanların yürekleri, çizenlerin yürekleri,
Kelimelerle coşar.
Deyimleri, özdeyişleri, şiirleri,
Manzumeleri, mısraları,
Aşar gider kıtaları.
Rüzgar gibi savrulur berrak ve net.
Görmese de gözler,
Hisseder yürekler.
Bir tek onlar anlamazlar,
Onlar hayırsızlar…
Onlar hep asalak kalmışlar,
Tutundukları dallardan düşmek için,
Karnının biraz daha büyümesini beklerler.
Büyüyünce tutunamaz olup, düşerler.
Daha nice bağırsaklara, düğüm, düğüm olup,
Çoğalttıkları ile birlikte..
Asalaklar ordusu, tutundukları dallarda,
Zannederler ki hep aynı kalacaklar..
Uzaktan geldim, yorgunum yiğenim..
“Hele bir soğuk su verde içelim..
“Dedim..
“Çok uzağım” dedi,.
“Hesap kitap meselesi..”
Anlaşıldı derin bir konu.
Memleket mevzuu ilgilendirmez dedi seni..
Yakındaki ne ise, uzaktan gelen yolcuda o.
Ne fark ederdi.
Gönlü derbederdi. Bizim Saksı efendi,
Büyütmekle meşgulmuş, nerden bilirdik, bilemedik.
Anladığımız sevgi birlikte ağlamak, birlikte gülmekti.
Oysaki benim gözümdeki yitik,
Çoktan olmuş rahmetlik.
Sırtımızı dönmedik yinede sarıldık.
Sevgi hamurunda yoğrulduk.
Piştik saç üstünde, katık oldu sevdiklerimiz yanında.
Adına hayırsız dedik dostlar meclisinde.
Aman koparma çiçekler dalında kalsın,
Bırak yine her açan çiçek, açtığı yerde solsun.
Adı memleket olsun.
Çalışsın sevenleri, onlar hep yorulsun.
Vefasızlar yarı yolda kalsın..
Sen yaramaz adamsın..
Nerde yatak, yorgan, orada kalırsın.
Bu gönüllerde yerin olmasa da,
Kaldıracak gönülleri elbet bulursun.
Çünkü saf ve katıksız sevgilerle dolu,
Nice memleket severler daha çıkacaklar.
Onlar yol aldıkça, sende alacaksın belki amaaaa,
Bir gün yarı yolda kaldığında,
Anlayanların yanında,
Anlaşılamamaktan yana, yalnız kalacaksın.
Tutunamayacaksın.
O zaman kimbilir anlayacaksın anlatılanları…
Kimse alınmasın sakın üzerine..,
Sadece anlayan anlasın…
Fasulyeden kelimeler olsa da yazılanlar,
Onlarda çiçektiler, güneş ile yağmurda yetiştiler.
Unutma ki toprak anadan geldiler.
Ömrü kısa olsa da, midelerde yer bulsa da,
O’ da bir fasulye olarak kalsın.
Anlayan anlasın…
Bahçeler şenlensin, yüreklerde yeşersin…
Sen bir meleksin, şeytan ruhun olmasa,
Akşamları mehtapta ay gibide parlarsın…
04.06.2008
Güven Gürbüz
www.sebinmedya.com
Şebin Medya Genel yayın Yönetmeni