EKONOMİ SAVAŞLARI

EKONOMİ SAVAŞLARI

Dünya genelinde yürütülen ekonomi savaşları legal ve illegal yollarla ülkelerin geleceği üzerinde ipotek kurma yarışında. Kapitalizmin Liberal ekonomi çılgınlığı, rüzgarın hangi yönden, nasıl eseceğini, tahmin etmeyi zorlaştırma üzerinde kurgulanmaya devam ediyor. Bu kurguların çoğu fos çıkarken, uzatılan dostane ellerinde oyun bozulduğunda tarafları net ve açık ortaya koysada, bir çok faydaların bertaraf, bir çok zararlarında tek tarafa yönlendirildiği gözlerden kaçmıyor. Stareteji, müttefiklik, birlik, vs adı altında gerçekleştirilen ve uygulanan politikalarda zamanla esnekliğini kaybetmeye, çıkar ve menfaatin bulunduğu yöne rotaları doğru veya yanlış yönlendirmeye yetiyor.

Ülkelerin nerelerde, nasıl ve kiminle ve niçin durdukları ise sorgulanması yapılıyordur. Yapılan antlaşmalarla ekonominin işlevliğine katkı sağlaması, gelişimin önünü açması, halkın refah düzeyine etki etmesi temel hedef olarak görülsede, dünya sahnesinde anlık değişimler denizin sularını bulandırmayada yetebiliyor. Savaş senaryoları yüzyıllardır halkların kaderine etki eden en büyük etken iken, günümüzde soğuk, sıcak kavramlarının yerini başka kavramlarda almaya başladı. Teknolojinin kontrol edilemez ve önüne geçilemez yükselişi soru işaretlerinide artırdı. Beklenmedik yükselişler savaş kavramlarına da yeniden yön vermeye başladı. En büyük gücün insan kaynakları ile etkin hale getirilmesi, beyin göçününde neden ve sebeplerini düşündürmeye itti bile. Bu kaynakların hangi ülkelerde nasıl değerlendirildiği, kazanç, fayda, değer üretme yönünde önemini hissedilir ölçüde artırması en muhtemel konular arasında yer almaya başladı.

Ekonomi savaşları, görünür cephede fiili savaş görünümünde olsada, olmasada, arkasında yatan enerji kaynaklarının yönetimi konusunda yoğunlaştığını da fark etmeyide gerektiriyor. Enerji kaynakları arayışları, ucuz maliyetli, kolay transferli, ekonomik, rantabl, gelir getirici vs hususlarla bir bütün olarak değerlendirilmesi, bu kaynakların rezerv durumları, bir çok etütleri ve bu etütlerin sonucunda da ülkeleri politik uygulamalarda yön değiştirmelere itebilmektedir.

Emperyalizm; sömürgecilik anlamında kaynaklar üzerinde söz hakkı, kullanım hakkı, paylaşım hakkı, dağıtım hakkı, vs, olma yönünde gardını almaya çalışsada, savaşcıl yönüyle değil barışcıl yönüyle masalarda buluşmayı yeğlediğini söylesede, tutum ve davranışları başka kanallardan durumun hiçte öyle olmadığını gözler önüne sermektedir. Bu örnekleri tatbikatlar ve bunların sergilendiği sahalarda görmemiz mümkün. Temeli ekonomi savaşlarına dayanan bu gerçeğin farkına varan ülkeler gardını almayıda ihmal etmiyor. Ancak görünen o ki, kimin kime, kimin kimden yana güveneceği ve kartını oynayacağı net ve açık olmayabiliyor. Aklımıza gelen büyük güçler dediğimiz ülkelerinde içten pazarlıklı tutumları güvensizlik ortamını da tetikliyor.

Ekonomi savaşlarını sona erdirecek kesin bir yöntemin olmadığı gerçeğinden yola çıkarak, bu günden tezi yok, öz kaynaklarımızı rantabl kullanmak, yönetmek, desteklemek, dışa bağımlığı azaltmak, iç potansiyelimizi karşılayacak ekonomik yatırımların süreceliğine katkı sağlayacak atılımların içerisinde yer almalıyız. Üretmek kadar tasarruflu hareket tarzı da gündeme alınarak, hangi alanlarda, nasıl ve ne şekilde olacağı, teşvik edici unsurlarıda ortaya koyarak yola devam edebilmeliyiz.

Dünyada ekonomi savaşları her cephede farklı işlevliklerle sürsede, globalleşme adı altında sermayenin sınır tanımaz yayılışı, bir çok sahalarda ekonomi üzerinde ki etkisini bir rüzgar gibi anlık değişimlere itebilmekte. Hangi ülkede, nasıl geliştiği, hangi alanlarda nasıl yaygınlaştığı, hangi gelir kaynakları üzerinde yoğunlaştığı, dünya üzerinde var olan tüm kartellerin ve tröstlerin hakimiyet sahalarının gelişimi, anlaşmaları, yaygınlaşmaları, kontrol edilebilir takip alanlarında olması gerekir. Yatırım sahalarının uygunluğu ve cazibesi ülkeleri cezbetici olmakla beraber, yasalarında bu yönde işlevliği değerleme alanlarına alınabilmeli. Politikacıların söylemleride bu yönde etki edici unsurlar olduğu göz ardı edilmemeli.

Üretim, yaşamın temel kaynağı olan tüm unsurları bir araya getirip ortaya koyduğu bir değer olarak karşımızda dururken, onu fiiliyata geçirecek hammade kaynaklarının da önemini günden güne daha çok artıracak. Ekonomi savaşlarında ki imtihandan zarar görmeden çıkmak, globalleşen dünyada literatüre ayak uydurmak, politikalarla, icraatlarla, yakın markaja alarak, yola devam etmeliyiz. Bu yolun sonunda bizleri değerli kılacak unsurları elde etmek içinde, daha çok çalışmak, akıllı çalışmak, bilinçle hareket etmek, iyi ama çok iyi düşünmek gerek.

Sevgi ve saygılarla,

Güven Gürbüz

13 Şubat 2022

Şebinkarahisar / Ankara

Bir cevap yazın