TAVIRA TAVIR.İPEDE SERDİRİR.


TAVIRA TAVIR.İPE DE SERDİRİR.

Beklediğimiz emanet. Gel birde sen beklet. Olmaz sonunda nihayet.Gördüğümüz zahmet.
Hatır, gönül bilinir. Ne zaman ki işin bitirilir. Emanet sahibine vaktinde iade edilir.
Kulun kula işi ola. Kulun hakkı niye kulda kala? Anlamaz gibi bakma sağa, sola. Dolanma dile.
Komşu denir hak bilinir. Komşu komşuyla anılır. Biri olmadığında diğeridir. Sahip çıkılır.
Koru sende bilinsin kıymetin. Artsın dilden dile değerin. Önemi çoktur manevi değerlerin.

Zora düşene yetişilir. Düşen kaldırılıp yürütülür. Sevgiler yardımlaşmayla büyütülür.
Hamdır meyvesi dolgunluğun. Tatlandıkça anlaşılır olgunluğun. Bilinir neyi, nasıl, tuttuğun.
Sıcak vurur erir dalında. Soğuk düşer dibinde. Tutarlılık arama artık mevsimlerin her birinde.
Bu gün vardır burada. Yarın kim bilir gider orada. Aldanıp kandığında olur kim bilir nerede.
Mevsimler gibidir insanoğlu. Bazen şaşırır bulamaz yolu. Tut elinden o’da allahın bir kulu.

Bilinirse huylar. Harekete geçer duyular. Sakın duymasın komşular. Ya derlerse neler, neler?
Huylar vardır huya uyar. Huylar vardır huyluya zarar. Huysuz olanda kim ne arar? Etrafa zarar.
Huylar vardır unutturur gider. Döner dolaşır yine işi düşer. Duyan, bilen neyi işler?
Alay ettin sanarlar. Huylarını döker bir, bir, sayarlar. Sonradan çıkar binbir bahaneler.
Nasrettin Hoca derler. Fıkralara konu ederler. Okunmadan nereden bilinirler?

Hanım İpe Un Sermiş

Günün birinde komşularından biri Nasreddin Hoca’dan çamaşır ipini ister.
Komşunun tavrı Nasreddin Hoca’nın hiç hoşuna gitmez, çünkü komşu aldığı emaneti geri vermeyen biridir.
Hoca; “Komşucuğum, biraz bekle; ben ipi bulayım.” der.
Bir süre sonra Hoca kapıda görünür. “Vallahi komşum, bizim hanım ipe un sermiş.”
Bu cevaba şaşıran komşu kızgınlığını gizleyemez ve; “Yahu Hoca Efendi; alay mı ediyorsun sen,
hiç ipe un serilir mi?” der. Hoca adamı umursamayan bir tavırla cevap verir:
“Ee!. . İnsanın canı vermek istemeyince ipine un da serer, buğday da…”

İnsanın hazinesi. Önce aklı zekası. Bir sandık dolusu. Çıkarıp sandıktan huy ile işlemesi.
İğne iplik gibidir. Dokunur narin ve incedir. Parlar işlenince gece gündüz gibidir.
Sözümüz söz olup sözlenir. Sözlerimizden kitap olur derlenir. Raflara dizilir saklanır.
Huylarımız sözlere yansır. Huysuz olan her şeye dayatır. Eskimiş sözler kimleri rahatlatır?
Emaneti vermeyeni hatırlatır. Cevap arama hazırdır.İpe buğdayda serdirir. Un da serdirir.

Biz yazdık yazılacak yere. Dokunduysak af ola zülfü yare. Herşeye vardır elbet bir çare.
Günlerimizin nazı ömüre. Ömür dediğin kim bilir nere. Bir uzun, bir kısa dere. Karışır sulara.
Bu gün varız, yarın kim ola? İyi bakmalıyız gittiğimiz yola. Dağılmışlar sağa, sola.Sor bir kula.
Kimi der benden öte yol yok. Kimi söyler halden anlamayan çok. Anlamam kuru söze karnım tok.
Hayat gelir geçer böyle. Doğru bildiklerini hep söyle. Anlamayan anlar elbet bir gün anlatmayla.

Güven Gürbüz

30 Ocak 2024

Şebinkarahisar – Ankara