MAKSAT PERDE İSE, MIZRAP SEBEP
Gayeyi, maksatı aşar bazen sebep. Sebebi yaratmak olmamalı hacet.
Hacetten yaratırsa maksat. Olursa şayet hayatmelat.
Gel birde, sen de dayat.Olur sonunda yazılacak kitap.
Her şeyin ilkidir güzel görünen.
İlkler son olmadan yaşatırsa da mutluluklar.
Yok eder onu da sonunda yanlışlıklar.
Gaye bizim maksadımız. Aşmamalı onu haddimiz.
Selam verdiğimiz sağımız, solumuz.
Olmaz olur birde bakmışsınız umudumuz.
Her nereye baksak sonuç gaye ile başlar.
İyi gayelerin sonucu bizlerle olgunlaşır.
Nereye baktığımızdan çok neyi gördüğümüz o’ zaman anlaşılır.
Sonuç ne olursa olsun gayemiz samimi ve içten ve ulaşılır olmalı.
Ne oldum dememeli. Ne olacağım demeli. Makam ve mevki gelir gider.
Hayat ummadığının boynunu büker.
Eline geçene değil, elindekinin kıymetinedir değer.
O’ değer olgunlukla şahsiyete şahsiyet katar.
Beklentilerin bazen çaresizdir. Hayatın en önemli cilvesidir.
Değer ehlinin elinde değerlenir. Cahilin elinde ise küllenir.
Ateş olup yakar da, ilaç olup iyi ederde.
Marifet kişide şekillense de. Değer, fayda, çare sonucun içinde.
Az söyleyip, çok işitse de. Söz gümüşse, sukut altındır dese de.
Yazılır bir yerlerine hayat defterinde.
Ödülü haktan gelir. İyilikten iyilik bilinir doğar.
İnsanoğlu bu gün var, yarın yoksa da.
Öğüt iyilikten yana varsa da, çarede onu takip eder yolda.
Ha bu gün, ha yarın belki de kapında.
Gülümseyerek açmakta sende, somurtup kapatmakta.
Her ne beklersen hayattan. Hepsi de bir nizam, bir intizam.
Yazılıp, çizilen, sonucu hep bir mizan.
Doğruluktan yana ise senin de hizan.
Şaşan olmaz derler hiç bir zaman hesabından.
Eğrilirsede, bükülürsede doğru, odur asla kırılmayan.
Doğru eğrilir ama kırılmaz!
Her söyleyenin arzusu isteği. Bilinmez içindeki dileği.
Hoşgörü olursa öngörü. Öngörü’ nün de var elbet söyleyeceği.
Nedir, kimedir, niyedir..? Tavsiye eder idrak ile tecrübe etmeyi.
Sonuçlar iyi, kötü. Kimin ne dediği değil, kimin ne isteği.
Anlaşılan odur ki; Maksat perde ise, mızrap sebep.
Maksadımız, gayemiz, neyi nasıl söylediğimiz.
Mızrap misali elinde tutanın. Elinde şekillenenin.
İster eğri, ister büğrü. Bulanın elinde. Söyleyenin dilinde.
Dinleyense kalbinde, yüreğinde. Sonuç değişmese de.
Herkes aradığını bulma yolunda.
Kimine bulduğu kısa, kimine uzun.
Bilinmesi gereken tek şey sonuç tutanın elinde.
Elinde tuttuğunu bilmek önemli sonunda.
Hoca Nasrettin’in dediği gibi;
Ben Perdeyi Buldum ve Çalıp Duruyorum
Bir gün Nasreddin Hoca’yı ziyafete davet ederler. Yeme içme faslından sonra saz çalan bir misafir sazını ortaya çıkararak;
“Hocam, saz çalmasını bilir misin?” diye sorar.
Hoca da hiç düşünmeden, sözünün sonunun ne olacağını aklına kestirmeden; “Evet, çalarım.” deyiverir.
Bunun üzerine sazı Hoca’ya uzatırlar. Ne perde, ne mızrap… Hiçbir şeyi bilmeyen Nasreddin Hoca sazı eline alır ve gelişigüzel mızrapla tellere vurmaya başlar.
Sazdan garip garip sesler çıkınca oradakiler; “Hoca Efendi, bu nasıl saz çalış? Bunun da bir çalma usulü vardır, seninki saz çalma
değil işkence.” derler.
Nasreddin Hoca, saz çalmasını bilmediğini belli etmemek için kahkahayı basar ve; “Arkadaşlar, bunda şaşılacak ne var? Bu işte perde arayanlar, aramaya devam etsinler,bakın ben buldum ve çalıp duruyorum.” deyiverir.
Yaşam felsefesi. Tarihten gelen sesi. Kiminin başına oldu fesi.
Kiminin fötr şapkası.Değişir değiştikçe değişenlerle.
Adı papak, adı kalpak. Yaşamın başımızın üstündeki yeri.
Dökülse de, döküm, döküm. Sonbaharda gazellerle salkım sökükler.
Rengi yeşil, rengi sarı. Mevsimlere bağlı. Kimi açarken, kimi solarken.
Hayatımızdan gidenler bir daha dönmezken.
Yaşam felsefesi. İçimizdeki ılgıt, ılgıt, esen nefesi.
Düşündürmeli yönümüz neresi.
Her bir can. Doğar bir anadan. Bizlere neler bahşetmiş yaradan.
Düşününce anlayan. Anladığını bağışlayan, sarılıp kucaklayan.
Her can ile paylaşan. Yardımlaşan. Dayanışan.
Var mı senden iyi insan.
Maksadı iyiliğe çıkan her dosta,
Sevgi ve hürmetle.
Güven Gürbüz
3 Aralık 2022
Şebinkarahisar / Ankara