İSTEK YOKSA BAHANE VAR.

İSTEK YOKSA BAHANE VAR..

‘Cesareti olmayanın, bahanesi çok olur.’ derler.Günlük hayatta yaşarız.Hemi düşer, hemi kalkarız.
Kimi az yürür, kimini çok yürütür. Kimi çok yürür, kimini az yürütür.
Yürümekten maksat koşmak, koşuşturmak. Yürütmek ise tembelliği kanmak.Kim, kimi kandırır, kim, kimi andırır.
Ne yaparsa insan önce kendine yaptırır.Kandırdığı hep başkası sanır. İstemek için arzu doğar.
Arzunun içi aydınlığa bakar.Cesaret kapıyı açar. Bahaneler havaya uçar.

‘Kısmet ise gelir Hint’ten, Yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden?’ Derler.
Derler demesine de; Kısmete istek, İsteğe destek, bahane etmemek, o’na doğru yürümek.
Cesarete davet.Davete icabet gerek. Eller, kollar serbest, sen bu yolda devam et.
Gün gelir fikirler çarpışır. Düzyolda karşılaşır.
Yol veren yol alır, tartışan yarı yolda kalır.
Hedef yakında da olsa, Akıl uzaktan baksa. Bahaneler götürür, şahaneler sırıtır.
Sularla dolunca yutar dereler. Alır götürür, toprak eder çürütür.

En güzel sözler, hep bizler. Bitmez insanoğlunda arzular istekler.
Sevmek gerek, sevmeyide bilmek. Sevdirmek gerek incitmemek. Önemlidir hissettirmek.
Hissettiğini göstermek. El uzatmak. Kucaklamak. Sarıp sarmalamak.
Kapalı perdeleri aralamak. En kenara yer ayırmak. Güneşe davet sıcaklığa istikamet.
Tam isabet. Açılır tüm kapılar. Uzaklaşır soğukluklar. Isınır çam çerçeve.
Koşan gider davetlere. Ne ona, ne buna. Önce bakmak gerek en yakınına.
Sevgi açar kapıları. Saygı gösterir odaları.
Kiminde çözülür sorunlar. Kiminde erir buzlar. Erkekler, kızlar, hep birlikte çalan sazlar.
Düğün dernek kurulur. Sofralar şenlenir. Kimi erer muradına. Kimi çıkar kerevetine.

Masal gibi gelse de, gerçeğin ta kendisi de. İnanamaz rüya sansa da.
Her şey istek ile oluşsada, bahane varsın olsun da. Arada bir el sallasa da.
Her şey tatlı dilde, güleryüz de. Herşeyden önce çözüm anlatıp söylemesinde.
Akıl sende, fikir sende. Yoksa hepsi de vardır bir yerde. Oturma oturduğun yerde.
Vardır elbet çare her bir derde. Ah etme, vah deme.
Bırak dokunulsun birazda kürküne. Kürkte eskir, yeniside gelir.
Dostluklar sevgiler daha çok aranır.

Nasrettin Hocaya peki ne demeli…?

” Bağdat’a Gitmem Gerekir

Günün birinde komşularından birisi Hoca’nın kapısını çalar ve;

“Hoca Efendi, senden bir isteğim var.” der.
“Nedir komşu?”
“Hocam, Bağdat’ta bir dostum var, ona mektup yazmak istiyorum, fakat benim yazım çok kötü. Mümkünse bu mektubu yazıversen.” deyince Hoca;
“Olmaz, çünkü benim Bağdat’a gidecek vaktim yok.” der.

Hoca’nın yanlış anladığını zanneden komşusu; “Hocam, Bağdat’a gitmeyeceksin, mektubu yazıvereceksin.” deyince Hoca adamı
başından savmak için yeni bahaneler uydurur ve; “Ah dostum! Bir bilsen benim yazım ne kadar kötü, ancak kendi yazdığımı kendim okuyabiliyorum, bu sebepten de Bağdat’a gitmem gerekir.” der.

Anlayalım dinleyelim. Hep elele verelim. Saklamayalım gizlemeyelim.
Dürüstlüğü önce kendimize gösterelim. Üstelemeyelim, kükremeyelim, korkutup ürkütmeyelim.
Bahane dediğin bir gün aratır. Dillendirir söyletir. Uzatır, kısaltır. Güngelir aratır.
Bahaneye mazeret olmaz, kendi kendine anlatamaz. Aradıkların gün gelir bir daha bulunmaz.

Anlatacak sözler, bulur elbet iki çift gözler. Nice dağlar tepeler, yaylalar ovalar.
Kimi yüksekten, kimi alçaktan. Selam söyleyin dostlara uçan kuşlar.
Bu gün varlar, yarın yoklar. Sağolsun hatır gönül bilen dostlar.

Hal bilenin, halden anlayanındır. Halden hale girene sormalı sebebin.
En güzel huy sendeki edebin. Kaybolmasın sakın, her şey bir nefes kadar yakın.
Sendeki marifet, önce cesaret. İstek olmalı, bahane bulmamalı.
Her söylenenin altında bir şey aramamalı. Hayra yormalı, hayır bulmalı.
Anlayıp dinlemeli. Israr etmemeli. Vardır elbet bir isteği isteksizlikse isteği.
O’da bir istek. Altını üstünü doldurmak gerek. Anlayanlar anladı.
Anlamayana anlattı. Yine ortada bahane kalmadı.

Güzel günler, tatlı sözle başlar.
Güzel sözlü, hakikatten özlü, dostlara sevgilerle, saygılarla..

Güven Gürbüz

07 Aralık 2022

Şebinkarahisar / Ankara

Bir cevap yazın