GÖRME, DÖN. YÖN AYNI YÖN..
Dünya dönüyor. Küçükler büyüyor. Büyükler göçüyor.Devran dönüyor.
Doğa ana dantel gibi işlemesini örüyor. Kimini ateş sarıyor. Kiminin bacası tütmüyor.
Nereye dönerseniz dönün, oraya yönün.Birbirini tutmuyor arkan, önün.
Varsa yiyeceğin bir kaç öğün. Yeri çok olur şükrün.
Niyaz ettiğimiz yaradan. Yaratmış bizi çamurdan, topraktan.
Yorulduğumuzda yoldan. Tükendiğimiz de yokluktan. Çektiğimizde vefasızlıktan.
Nereye baktığımız değil, bindiğimizin baktığı yer olur yönümüz.
Dönsekte sırtımızı, kandırsakta kendimizi, bizi götüren zaman, mekan.
Taşıyan ha taşıt, ha hayvan. Dayan yüreğim dayan. Ne anlasın sana hariçten bakan.
Gazel okumakla değil, yol aşılmakla bitiyor. Bu gün düşen, yarın kalkar.
Bu dünyanın saltanatı, ne şahlara, ne padişahlara kalmadı.
Kimi gülerken, kimi ağladı. Yalan dünya kimselere kalmadı.
Yaşamın vadettikleri; İnsanoğlunun elinde tuttukları.
Kiminin hayalleri, başkalarının buldukları. Çalış senin de olur dedikleri.
Kiminin taptıkları, kiminin elinin kiri. Ne para, ne pulları.Ne makam, ne mevkileri.
Şımartmamalı kulları. Ne düzde, ne yokuş.Can kafeste bir kuş.Son seferinde kanatlanış.
Ebedi yolculuğa akış. Bir buse bile bırakamadan daha. Sevdiklerinden oluşan bu saha.
Döner yönünü allaha. Dualar yükseldikçe semaya. Canlar, canlar. Yaşamdan geriye kalanlar.
Gönüllerde kalan sevdalar. Kaybolup giden nidalar. Hazlar, heyecanlar. gülüşler, serzenişler.
Kurulup, kalkan sofralar. Sevinçler, heyecanlar. Bir masal misali içinde kalanlar.
Görmek istemediklerimizdir bildiklerimiz.
Kaçışlarımızdır kendimizden, hatalarımız, eksikliklerimiz.
Boncuk gibi dizilidir boynumuzda hatalarımız. Geceleri rüyalarımızda yakarışlarımız.
Kaybettiklerimizdir sevdiklerimiz. Kime ne söyler, kimden ne dinleriz.
Aramızda gevezelerimiz. Bitmez hiç dedikodularımız. Her gün bir şeyleri atar tutarız.
Az değildir saçını başını yolanlarımız. Hepsinden kaçışlarımız fıkra gibidir anlarsak hepimiz.
Hoca Nasrettini görelim, birde ona soralım. Ne anlatmış dinleyelim.
Aynı Yöne Gittiğimi Görmemek İçin
Hoca bir gün eşeğe ters binerek giderken, karşısına çıkanlar merakla sorarlar:
“Hoca Efendi, niçin eşeğe ters biniyorsun?”
Hoca gülümseyerek cevap verir:
“Eşekle aynı yöne gittiğimi görmemek için…”
Bu hafta yazmak gelmedi içimden. Yine de vazgeçmek istemedim, kendime kıldığım vazifemden.
Ne ondan olsun, ne bundan. Hemen en yakınımızdan. Döndüğümde iki günlük yoldan.
Selam verdiğim dağdan taştan. Yine sordum. hep sordum. Aramızdan ayrılan yakınımıza dualar ettim.
Akşam duruma resmini ekledim. Altına da bir şeyler karaladım.
Ozanlının dağları taşları. Akar mı gözlerinin yaşları.Eski Muhtar İdris’i sordular.
Sardı bağrına toprağı taşı. Diyemedim be..Ey gurbet kuşu.
Rahmeti bol olsun İdris Bacanağımın da.
Ozanlının dağında. taşında, orağı tırpanı sırtında, motorun tam ortasında.
Ekininin de, tütününde. Damında, turpunda, ahırında, mereğinde.
Yıllar sonra bir de gurbet elinde.
Yalova da, Altınova da. Dağın bittiği, denizin coştuğu yerde.
Şebinkarahisar / Ozanlı’dan, Yalova / Altınovaya. Göçüp gitmiştin oraya.
Onu al, buraya, onu koy şuraya. İşte yalan dedikleri dünya.
Emri vaki oldu. mukadderat buydu. Bir akşam üstü gözlerini yumdu.
Hısım, akraba,eş, dost, duyan koştu. Gurbet ellerden yolllara düştü.
Gözyaşları buharlaştı. Gönülleri hüzünler kapladı. Ne çok ağlayanı varıdı.Toprak bağrına sardı.
Rahmetle anıyorum. Ailesine sevdiklerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun.
Yönümüz yaradanımız. Yine ona döneceğiz. Alnımızda yazılı ömrümüz.
Ha bu gün, ha yarınız. Dua ile olsun hep niyazımız.
Dünyada yaşarken sevdiklerimizin kıymetini bilmeliyiz.
Onlara sahip çıkmalı. Hal hatır sormalıyız. Gönül almalıyız.
Sözde değil özde, sular çağlar bir gözede, dolduğu küründe.
Aktığı ağaç dibinde, suladığı tarlada, bağda. Evimizdeki bardakta.
Su gibi akan ömür. Dolar boşalır. Nice canlar gelir, Niceleri göçer.
Dünyanın kanunu bu. Bu hana konanlar, muhakkak göçer.
Ömrünüz çok olsun.
Güven Gürbüz
Aralık 2022
Şebinkarahisar / Ankara