NEYİ BİLDİĞİMİZ DEĞİL, NEYİ BİLEMEDİĞİMİZ.

NEYİ BİLDİĞİMİZ DEĞİL, NEYİ BİLEMEDİĞİMİZ.

” Her hafta memleket gündemleri yeni bir şekle bürünmeye devam ediyor. Kendiliğinden oluşan gündemlerin, yarın neleri getirip veya götüreceğini kestirmek zor. Bildiğimiz bir şey var. O’da Neyi bildiğimiz değil neyi bilemediğimiz.

Kendi içimizde yanıt bulmasına bile tahammül gösteremeyen bizler, durduğumuz yere bakarken, duramadığımız yerden bakmasını tasavvur dahi edemiyoruz. Hatalarımızın birçoğunu başkalarında ararken, kendimizi görebileceğimiz bir iç aynamız olduğunu keşfedemiyoruz. O’aynada zihnimizin içinde, düşüncelerimizin derinliklerinde, kalbimizin bir yerlerinde gizli. İşte o’nu bulmakta zorlanıyoruz desek yeridir.

STK’toplantılarına doğru uzandık biraz. Görüntülerden yansıyanlar aslında iç aynamızın yansımalarıydı. Yazılana çizilene baktığımızda ise diğer bir yüzümüz. Yapmamız gerekeni yapmak yerine, yapamadıklarımızı, yapmamız gerekenleri, görebilmekte önemliydi. Oysaki bizler kabulenemediklerimizi görmek istemeyiz her nedense. Adına ister bencillik, ister egoizm, ister hırs, isterse aşırı özgüven deyin. Kendilerinden, kendiliklerinden, kendinden, ait olduklarından, haklılıklarından, doğru yaptıklarından, bahisle başlayan, söz kesmeyle, susturmayla, araya girmeyle, yönetim zaafiyetiyle, umursamazlıkla, ilgisizlikle, duyarsızlıkla, vs.vs devam eden ve sonunda sıfıra sıfır elde var sıfır ile biten bir günden kalan, takvimin koparılmış yaprağı.

Neden..? sorusunun düğümlendiği yerde yine aynısı. Neyi bildiğimiz değil neyi bilemediğimiz.

Uzak dediğimiz mesafelerden Şebinkarahisara doğru uzanan yolun uzunluğuna, her ne kadar da, teknoloji katılmasa, kısa desede, gerçekler ruh dünyamızda, her gün değişik renklerde, dans etmeye devam edecek. Aklımızın bilinçle dalga geçmediğini düşünerek, ‘Dur bir dakika’ demeyi, kendimize soracağımız anlarda kapıyı çalacaktır. İşte o’anlarda bizler nerelerde olacağız bilemeyiz. Unutmamak gereken o’ki davranışlarımız örnek olabileceği gibi gölde yüzen ördek misalide olabilir. Bakanların, ‘işte bildiğimiz ördek türünden’, dediği gibi de olabilir. Örnek olmak yaş ile alakalı olsaydı, yaşımız hep genç kalır, düşüncelerimiz her gün yenilenir, yeni fikirlere gebe kalırdı. Ya da örnek olmak yaş ile alakalı olsaydı, yaşlandıkça fazlaca düşünmemeye yönelir, her gelip geçene ” Evet……evet” derdik. ” Akıl yaşta değil, baştadır.” dediği gibi atalarımızın, öğrenmenin yaşı yok, öğrenebilecek şeyler gözlerimizi kapatana kadar çoktur. Bitmez.

Şebinkarahisar hakkında söz hakkı alanlar, konuşması gerekirken sözü kesilenler, hep ben, bizden, diyenler, çok önemli konulara değinenler ama zaman yetmeyenler, ‘karıştırmayın, katmayın’, ve ya ‘Sana sıra gelmedi ne yapayım’lar. Aslında çok güzel şeyler anlatacaktı ama işte zaman. Sahnemizde envayi çeşit tavır, duruş, şekil, şemal, uslup, usturup vs. Hepsi değişik rollerde, aynı yerde, ayrı saatlerde, zamanlar akıp giderken, yaş alıp başını tüketirken. Ve bizler. Göz kapaklarımız yavaş, yavaş kapanmadan, sözlerimize de son noktayı koyalım ne dersiniz?

Hayatın bizleri uyutmaya çalıştığı anlarda, uyanık kalmak her ne kadar zor olsada, yaşam çokta acımalı değil. Geleceğin mirasçıları şimdiden bizleri yazmaya başladılar bile. Bizlerin olmadığı zamanlarda, bizleri konuşacaklar. Yaptıklarımızla, yapamadıklarımızla..

İyiden iyiye, doğrudan güzele, açılan her kapıdan geçmek için, içimizde ki arzu ile kamberi birleştirelim. Bir mutsuzluk, diğer mutsuzluklara davetiye çıkarmadan.

Nice güzel düşüncelerle dolu mutlu yarınlara..

Güven Gürbüz

30 Ocak 2022

Şebinkarahisar / Ankara

 

 

Bir cevap yazın