Toprağın ısınışıyla birlikte,
buram, buram buhar olup göğe yükseliyor kışın karlı günleri, zemherinin hediyesi ile birlikte. Leylekler dönüyor, kanat çırpıyor, solucanlar bir anlık heves uğruna kurban kuşların kursağına. Sular daha çok ve hızlı akıyor. Dağlar sırtındaki yükü atıyor, eritiyor, sis, duman memleket topraklarında tur atıyor..Otlar, çayır, çimen, toprağın üzerinde yer kapma yarışında. Kalbin daha da hızlı atıyor. Memleket sevdası yarışı başlıyor. Kavuşma sızısı..
En içten gelen yakarışla, sevdalı bir bakışla, insanoğlunun gönül penceresinden bahara hediyesini sunuyor..
Bir mektup geliyor..Çok eskilerden..Kargacık, burgacık harfler olması gereken yerin dışında duruyor..Yanlış okunmaya zemin hazırlasa da, anlıyor okumasını bildikçe okumasını bilen..Okurken yerlerine oturtuyor onları, yaramaz olduklarını bildikçe, okuduklarına da yanlış okumuyor düzeltiyor okurken, biliyor ki o gönül penceresinden bakıyor. Dedelerimizin küçükken başımızı okşayarak oku hele..atlamadan dediği gibi..Bizler şimdi onların yerini aldıkta ne oldu..Bizim onlara okuduğumuz kadar bize de okuyanları bulamadık. Kabahatliyiz..Gönül penceresinden bakarak okumasını öğretemedik.
Zarfın zamkı bile tutmuyor..Dudaklarımız kuruyor..Islatmak kafi gelmiyor..Pulun üzerindeki resme takılıyor gözümüz..Takılmaz olsun..Gençlik yılları geliyor aklıma..Utangaç, sıkılgan, pısırık, küskün, solgun, somurtkan,Kapris, bakmamak için kendimize, bakıyor dememek için bir başkasına, yolu değiştirmek bir günde..Başka yoldan gitmek, görmemek en sevdiğin arkadaşına hissettirmek için hatasını..
Ey büyümek istemeyen insan..Ne vardı o zamanlarda büyüseydin şimdikinden biraz daha az..Anlasaydın. Sen terk ettikçe kendini, aslında terk edenler bedeninde sırada bekliyorlardı..Saçlar, dişler..hepsi sıradaydılar..nerden bilirdin ki onlarında zamanla seni terk edeceğini yerini protezlerin alacağını Ya kulaklarının daha da ağır işiteceğini, yakını artık fazla görmek istemeyeceğini gözlerinin..Bilseydin böyle yaparmıydın?
Yapmazdın elbet ama doğanın kanunu bu..Yapıların bile miadı var. Yoruluyor, tükeniyor, aşınıyor, bitiyor. Bedende yoruldukça tükeniyor. Her insan tadacak çoğu zaman istemediklerini bir gün ve en sonunda da ölümü..
Dinlemek değil hep salt kendini..Büyüklerini dinlemeli, anlamalı ne dedikleriniSonra atmalı adımını yavaş, yavaş koşmalı yorulmadan dinlenmemeli hep.
Gönül penceresinin açıklığına vesile olsun bahar..İnsan sevdikçe gönül penceresinden doğar içeri nice güneşler. Gençlik hayal olur derler..Olsun ne çıkar..Yaşanılan en güzel anılar, bizlerle birlikte hatırladıkça coşar..Aşar yürek her şeyi aşar..insanoğlu gönül penceresinden baktıkça, anlamakta zorlandığı bir çok manevi değerleri bir çırpıda hemen anlar..
Gönül penceresinden bakmasını bilen dostlara, bir bahar gününden sevgi ve saygılar..
Güven Gürbüz