Kör pencerelerin pas tutmuş demir parmaklıkları,
Yılları arkasına sarmış, Hüzünleri torbasına atmış,
Fırtına gibi esmiı dost bildiklerinin haksızlıkları.
Gençliğin en güzel yılları, tatmış en derinden yoksullukları.
Şimdi büyütmüş çocuklarını, unutmuş yorgun yılları,
Bir kenara atmış yılgın dostlukları..
Yıllar, uçuşan yıllar..
şimdi, tozlu pencerelerden rüzgara nispet havalanıp,
Havalanıp, konsada pervazlarına,
Maddiyata kul olsa da masa başındaki selamsız bandoları,
Dostluklarını flüt yapıp öttürse,
Muhabbetlerini davul tokmağı yapsa da,
Çalıp dursa da düğünde, dernekte,
Sırtını dönse de dostlar meclisinde,
Sen hüzünlere gömme en güzel duygularını incitme,
Bir ağaç dalı niyetine,
Dalında iken kırılsa da,
Kökünden de kurusa da,
Yalandan dostluklara kansa da,
Yansa da, yok olsa da,
Seven gönül yine yeşerir, fidan olur gelişir,
Büyürde büyür sevgi güneşinde yetişir.
Yaşatır, yaşar, üzülme dört bir yanda..
Gönül yanmaz, yürek yanar,
Yürek söner, kül kalır, küllerde sonunda yol olur,
Üzerinde koşulur, yürünür, büyünür,
Bir ömür olur adı.
Yaşam bitmeye yakın,
Mazide hatırlanır. Kimler aranır?
Yıllardır, arkadaştır, dosttur, sevgidir,
şefkattir, merhamettir, sözlerin kimedir.
Anlayan anlıyor.
Anlama yetisi gelişmemişse,
Hayatta pişmemiş, olgunlaşmamışsa..
Bir gün gelip de bir de hatasını anlamışsa, Pişmansa..
Değer kıymet demişse,
Atadır, vatandır, altında kefensiz yatandır,
Kendide bilerek buna inanmışsa
işıe o zaman o vardır.
Yaşıyordur. insandır..
Ben dostluğun en hasını bulmak için yitirdim su içtiğim tasımı,
Çatmadım kimseye kalın kaşımı, paylaştım emek ile bir de aşımı,
Sallamadım kimseye hasım ile başımı.
Sen yücelerden gel ey geleceğin eskimeyecek dostlukları,
Tarihe göm gelirken yoksullukları,
Tek Vatan, tek millet, tek ulus,
Dünyanın neresinde olursak olalım yine birbirimizi buluruz.
Yine sarılır dost oluruz, yine el ele verir yine koşarız..
Memleket sevdası ile her gün uyandığımızda yeniden doğarız..