Biz bizi bilene. Dikkat ederiz her sözüne.

Biz bizi bilene. Dikkat ederiz her sözüne.

Değer verki insana. Değer versin sana.
Benzetme o’na, buna. Benzersin ummadığına.
Bakarlar niyetine. Ne atarsın sepetine?
Kendine göre, her önüne gelene. Düşünsene?
Bakarlar gidişine. Dikkat ederler gülüşüne.
Kalbin aynası yüzüne. Dönüp bak kendine.
Laf yok öğütten ötesine. Nasihat ile doğru sözüne.
Bakma her söz için elalemine.
Biz bizi bilene. Dikkat ederiz her sözüne.
Alınganlık düşersede kimine. Ne söylene?

Bu gün böyleler, yarın şöyleler. Hepsi ortadalar.
Dönmedolap gibi hergün dönerler. Acep nedendirler?
Çıkar menfaat diyenler. Her gün birbirlerini ağırlarlar.
Zannederler ki kimseler görmezler. Kimdir bu insanlar?
Sahne her yerde aynı serilir. Tiyatro her yerde oynanır.
Zannetmeyin ki üstlenir. Kendini bilmezde adam sanır.
Beklenir sahip çıkanlar. İnsan evladı has kullar.
Vardır elbet anlayanlar.Bilir elbet doğuran analar.
Helal süt emmişte bilinir? Doğru yolu gösterir.
Onlar baş tacıdır. Her yerde aranır.Güngelir bulunur.

Hoca Nasrettin yol üstü. Bir fıkra deyip geçme altı üstü.

Karşılamaya Geldik

Günün birinde Hoca eşeğine biner ve komşu köydeki bir ahbabını ziyarete gider.
Orada epeyce bir hâl hatır ettikten sonra izin ister ve tekrar evinin yolunu tutar.
Yolu üzerinde karşılaştığı sözde muzibin biri;
“Aman Hocam, iki kardeş nereden gelip nereye gidiyorsunuz?” der.
Hoca kendinin eşek yerine konulduğunu anlayınca hemen cevabını verir:
“Aman efendim, bunu bilmeyecek ne var, ağabeyimizin geldiğini duyduk, biz de onu
karşılamaya geldik.”

Söz üstüne söz olmaz. Söz doğru ise yanıt bulunmaz.
Ardı sıra gelen sırayı şaşırmaz. Yol yerinden şaşmaz.
Hep bilinmeli üslup. Yerinde oturup, yerinde kalkıp.
Gözlerinde olmalı takip. Kime olsun derler rakip?
Dil söyler, dil eder. Kötü dile kim sahip çıkar?
Nezaket her zaman adam eder. Gönlümüzden geçer güzellikler.
Kalbimize yansır özellikler.Değiştiğinde belli olur yüzler.
İyiliğin yolu iyilikten. Her işin başı sağlıklı düşünmekten.

Yazılarla yolculuk. Memleketten memlekete uçtuk.
Her gün bir dala, serçe misali konduk. Kimi zaman uzun oturduk.
Kimi zaman yerimizde duramadık. Kanatlarımızı tezden açtık.
Havalar soğudu donduk. Rüzgarın sesine kulak verdik.
Bazende kızdırdık. Camı çerçeveyi dağıttık. Ne anladık?
Meğersem kendi kendimize de kandık. Sormadık nasıl adamdık?
Bu gün var görürken, yarınları unuttuk. Niyemi boyun büktük?
Ne ettiysek kendi, kendimize ettik. Kendimiz kendimizden bulduk.
Bizden başkalarını hesaba katmadık. Nede olsa insanoğluyduk.

Güven Gürbüz

30 Kasım 2023

Şebinkarahisar / Ankara

Bir cevap yazın