YAŞLILAR HAFTASINDA

Gel basayım diyemeden bağrıma, Bir ağrı gibi girdi sol yanıma,

Gençlik sızısı imiş, şerbeti tatlı, vakti dardaymış, selam almadan verdi geçti…

Mektep dediler geleceğe merdiven, dayan yüreğim dayan, çok gezenmi bilirmiş, yoksa çok okuyan..?

Koşa koşa nede çabuk geçtik bu yoldan.

Saçlar ağarmış, yüz kırışmış, meğerse ömür yaşamla yarışmış..

Günler aylara, aylar yıllara yapışmış..takvimin yaprakları geceyle gündüze karışmış. şimdi kimbilir nerelerde okunmaz olmuş..

Aç desem gül yüzünü gençlik baharını göreyim, o siyah saçlarına kolonyalar süreyim.

Nede tez küstün bana, soracaktım daha, küçüklüğümü rahmetli ana ve babama…

25 indeydim.. bu adam yetim kaldı. Küçük oğlum daha kırkıncı günündeydi..

Bir akşam vakti, Anam ile gençliğim bu dünyadan beni terk etti..

Dediler allah sevdiğini çabuk alırmış yanına, anam hakkını helal et diyemedim sana..

Yirmibeşinde bir baksana.  Gücün var ise gelde ömür gelde beni bir tutsana…

Kanatlandık gökyüzünde, Dere, Irmak, dağ, ova…

İndiğimizde yeryüzüne hepsi etmedi bir kova…

Tam dedik ki geldik tava…

Dostlar arkadaşlar yolları şaşırmışlar, çoğu hava civa…

Görünce hatırladılar…Saçıma başıma baktılar..

“Nede tez gocamışsın” dediler. Mor sümbüllü gönül bağımı kuruttular.

Çırpınırsın serçe misali, kalbimde sesin çıkmaz, etrafta kargalar hep konuşur susmaz.

Bu ömür gençliği bitirdi..Felek ömürden ömür götürdü…

Sevdiklerim bir gülücüğü mıdar etti..Boşuna ağarmadı, bulutlara baktıkça rengini beyazlattı…

Ah güvenim ah…

Yaşlılar haftasıymış bu hafta, hangi ada, hangi parsel pafta,

Aynı suyu içtiğin tasta, gençlik gitti diyorlar hepsi yasta, daha dur acelen ne…

Gülsün yüzün, açsın rengin, yaşlılıkta torunların birazda sana gülsün…

Sende bir ömürsün…yaşlılık ikinci çocukluktur..Nede olsa iki ayağının üstünde durursun..

Şükredelim mevlaya, getirdiği için bizide dünyaya, kimi uçakla, kimi yaya..

Ömür kanmaz renkli hülyaya.

“Gel sende yazma artık..Bitsin..” Deselerde, Alıp kalemi ellerine senide silselerde,

Mendilinide cebinden alsalarda, gömleğinin kolu yeter akan terini, gözdeki yaşını silmeye…

Yarım asır akmış, ömür cezvesinden, fincanın kulpu kırık, kenarları tırtıllaşmış,

Altıntaki tabağını beğenmez..Masa ters dönmüş , halı kıvrışmış..

Yaşlılık ömürle yarışmış..Nefesi yetmemiş birde tutulmuş…

Oğul demiş seslenmiş..Kimseler duymamış…Gecenin bir vaktinde rüyasına karışmış.

Adın güven, Olmasada seni gören. Bilir duyan, Hatırlar okuyan..

“Gönül bir gün bir gün solacak, İnanki söylerim toprak dolacak…….”

Diye yazıyor gençliğimden kalan bir arkadaşın resminin arkasında,

Bir diğerinde…” Yazı Yazdım satıra…Ölüm gelmez hatıra…..”

Yaşlılar haftasında yazdıklarım bir gram kadar olsada, ömürde daha yazılacaklar varsada..

Gönüllerde yaşadıkça gençleşiriz biz, limonu yine parmaklarımızla sıkarız.

Ne suyuna bakar yüzümüzü ekşitiriz, Ne tadına bakar yere atarız…

Mandalinaya nisbet, portakala kısmet, ömrümüzü sırtlanırız,

Yine dağ bayır aşarız…Bir pınarın gözesinden akar su oluruz,

Kürünün taşlarında yosun tutar el sallarız..

Ne küser, ne ağlar, nede yas tutarız…Kurarız ağaçların dallarına salıncakları sallanır,

Yakar mangalları tozu dumana katarız…Toplanır dostarımızla eski günleri yad ederiz..

Kısmetimiz varsa, birde nasibimiz, hep yine olmayanlarla paylaşırız..

Kim yaşlı derse onunla yine bileklerimizi sıvazlar güreşiriz…

Güneşe bakar güneşlenir, mehtaplı gecede gönül çiçeğimizle dertleşiriz…

Sağlıcakla kalın..Genç kalın…

Güven Gürbüz

www.sebinmedya.com

Genel yayın Yönetmeni

Cuma, 18 Mart 2011 13:09

Bir cevap yazın