BİR ÖMÜR

Güneş olmasa gecenin karanlığında ay parlar mı..?
Ya yıldız…Parlamadan daha boşlukta hiç kayar mı…?
Ömrümüz çok kısa, yaş kemale ermeden  insanoğlu anlar mı..?
Gençliğin engin deryasında, her bir gün kendi havasında,
kaşlarının arasında, yalancılar sevdasında, pempe düşler rüyasında,
gözlerini bir gün açtğında,   gözünden yaşlar aktığında,   kimseler siler mi..?
Ve kimseler bir gün olsun dönüp bakar mı..?

Yorgan gibi serilir gecenin karanlığı, kalkmak istemez göz kapağı,
gözdeki son çapağı, silmeye uzanır mı   bitkin elin işaret parmağı…?
Yaşlılık yün topağı, ördüğü son kazağı sırtından hiç çıkarır atar mı.?
Zemheride titremeden, ocağa son odun parçasınıda atar mı..?
Bastonunun ucunda, toprağın baş ucunda, kızarsa birde çekip, toprak ana yanına almaz mı…?
Bağrına basmaz m?…? Kimseciklerde bunlar? yazmaz mı..?

Bir ömür ki, tarihlerde medeniyetlerin kurucularına yaşatmış saltanatı alemi..
Altın heykellerde sunmuş tarihe miras anlatacaklarını…
Köle olmuş, eğilmiş önünde kimileri, kimileri azad etmiş köleleri..
Tarihe miras kalmış uygulamaları..Renkleri değilsede, kalıcı olmuş adetleri..
Dünya alemi   bir sınav yeri…masalar, kalemler, sınıflar, hocalar değilsede..
Alemin aynı hep meydanı, işte bu dünya hanı..Konan göçtü bir kuş misali ,
aldı yanına alacak tanrı bir gün yarattığı her can?…

Sen sen ol ki..dost, dokunma kimsenin izzeti nefsine…
Nefis bilmez çeker şeytanı kendisine,
kulak vermez   içten gelen meleklerin sesine,
yapışır yakana çıkmaz sonra, bir ömür hep böyle kalmaz..
dost bildiğin   hep boynun sarmaz,
çeker ilmiği, gerer çarmağı, yuvarlar masayı…
Kitaplar bunu yazmaz..Yazsa sayfalar almaz..Fanididir anlayan kanmaz..
Ne demiş   ahraz,   Lam lama lam cime, küçülde gir cebime…

Bir ömür geçti can denilen kafesin içinde,
hatırladık bazen aldığımız nefeste, hem gölgede, hem güneşte,
piştik bazen kızgın ateşte, donduk odun olduk, büküldük kurutulduk,
çoğu zamanda unutulduk, ne kadir bildi kıymeti, ne kıymet gördü kadri..
Yüksekçe bir sediri, minder ile doldurduk yüzünü, uzattık ayağımızı, kıstık boğazımızı,
aç kaldık, tok yatmadık, yanımızdakinin payınıda unutmadık,
nankör olduk bazen, burnumuzun dibindeki bizi hiçte görmedik…
Üzmedik, küsmedik, sarıldık ama ağlayamadık…
kurudu göz pınarlarımız ve hala anlayamadık..

Bizler birer fani idik, hep öyle kaldık..Ne varki aslında hiç yok idik…
Ne zamanki gözlerimizi kapadık.
Anladığımızında farkına varamadık..

Güven Gürbüz

Şebin Medya Genel Yayın Yönetmeni

Salı, 13 Temmuz 2010 13:46

Bir cevap yazın