Gecenin bir yarısın da geldi bahar,
Sabah oldu dört bir yanımızda kar var.
Öğlen oldu da, eyvah, eridi karlar..
Bir ömür, bir güne canım nasıl sığar..
Gelin oturalım şöyle bir kenara,
Nerelerden geldik bizler buralara
Laf sıkıştırmayın artık aralara
Bir selam söyleyin vefalı dostlara..
Kapıdan baktı da geçti eski dostlar.
Dökülmüş saçları,ağarmış sakallar,
Mazide kalmış sır gibi o anılar,
Baş başa şimdi mendili ıslanmışlar..
Anlattı halini kemale erenler..
Döküldü daha dolmadan cümle diller
Eğrildi beller artık, unuttu eller
Kaldırım başında güldü hep dilberler..
Kapattığında gözlerin zor açtılır..
Yağar yağmurda, toprak da kokulanır..
Nice canlar, yaşadıkça hep yoklanır..
Süre dolar, artık sureler okunur..
Akşama sığmadı geçen bir ömür, dar..
Gökte yıldız var, bak, bahçede enginar..
Bir ömre sığmadı, göçtün hey bahtiyar..
şimdi yazıldı bir kenara, Adı var..
Çok da eğleşme, çeşme başını eşme,
Meydansız yerde, Pehlivanla güreşme,
Kanayan yaraları deştikçe deşme..
Dolar, akar, iki gözün, iki çeşme..
Gece vakti yazıldı hasret türküsü,
Gözünde tüttü sıla, sohbet, köşesi
Düşmedi elinden bardak ve şişesi
Ayıktı sonunda sarhoşun kafası
Gel gitme dedim oy, iki elim darda,
Kendini de kaybetmiş eyvah, dar yolda
Bir eli büzülmüş, bir eli koynunda
Yitti gitti dediler gurbet yolunda
Sevemedim karagözlüm türküsü söylenir teyipte,
Görmek yokmuş, nasibte anam kısmette,
Bir selam göndermiş köyünden, İsmet’de
Bir avuç, yarma göndereyim der güzde..
Ahi ömür geçti sap ile samanda..
Kulun imanı olmuş hepten parada
Görür derler yaradan kalırsan darda..
Bedende, ruh nerede, insan orada
07.07.2008 – Ankara
Güven Gürbüz