DÜNYA DÖNÜYOR..

DÜNYA DÖNÜYOR..

“Geleceğin neler getireceği veya neleri götüreceği savından hareketle toplumlar;

Yönetimleri nezdinde bir çok aksiyon planlarını masaya yatıra dursun, gecikmiş aksiyonların ve geciktirilen aksiyonların neler olduğu konusunda kafa yormak yerine, zarar ve ziyanların kapıya dayandığında feveran etmeyi adet haline getirmekte.

Dünyayı etkisi altına alan son derece elzem olmaya başlayan temel sorunlar ülke yönetimlerini de bir an önce akıllarını başlarına almaya zorluyor.

Yürütülen staretejilere bakıldığında anlık olaylar üzerinden alelacele alınan kararlardan toplum bireyleri de ciddi anlamda etki altına girebilmekte.

Dünya denetimsizlik tehditi altında çıkmaz yollara doğru ötelenebilmekte.

İnsan kayıpları söz konusu olduğunda salgınlardan, tabiat doğa kayıpları söz konusu olduğunda iklimsel hareketlerden, kaynak kayıpları olduğunda sanayi gelişiminden, Yoksulluk söz konusu olduğunda istihdam yetersizliklerinden, vs.vs.vs..bahsedilmekte.

Oysaki her bir önceki adım, bir sonraki adımında genişliğini tayin etmekte. Öyleyse her adım atışta doğru kararlar vermek, yerinde ve zamanında adımlar atmak isabetli olacaktır.

En tepeden bakıldığında stareteji anlamında emperyal güç ABD’nin izlediği tutum yadırganmıyor. Toplumların yaralarını kaşıyarak, toplumsal bölünmeleri, ayrışmaları, kamplaşmaları körükleyen, psikolojik baskı ile oluşturulan tasarıları, yerli, yersiz söylemler, tarafçı, gizli, kapalı kutu siyaset tarzı, önyargılı, aceleci, geçmişi çabuk unutan, baskıyı metot olarak kabullenmiş tavrı düşündürücü olduğu kadar da dünya barışı içinde eyvah, eyvahların önünü açmaya doğru gittiğini inkar etmemek gerek.

Dünyada salgınların dünü ve bu gününe bakıldığında daha ciddi etkileşimleri tetiklediği gerçeği ile karşı karşıyayız.

Nedeni açıklanamayan gündemlere taşınan biyolojik silahlanmanın olup, olmadığı, toplumları tehdit edici unsur haline mi getirilmek istendiği soru işareti. Çin’in izlediği siyasi ve ekonomik staretejileri dünya dengelerini nasıl ve ne şekil etkilediği veya etkileyeceği, Uzay çalışmalarından, iklimsel hareketlilikten bahisle doğaya hükmetmeye dönük aksiyon planları, soğuk savaş terimi yerine sessiz savaş terimi mi gündemde..? Bu gündemle birlikte yapılan tatbikatlarda ki artışlar neyin göstergesi..? Düşündürmeye devam ediyor.

Avrupa Birliği hala ısrarcı tutumu ile Türkiye yi bünyesine dahil ettirmemeyi sürdürdüğü müddetçe, Türkiye’nin alacağı ciddi aksiyonların Ortadoğu ve Asya ya uzanan geniş kolunun etkilerini de derinde hissedeceğe benziyor. Geniş coğrafya da nükleer güç alanlarında geliştirilen çalışmaların neler olduğu, geleceğin yeni doğuşlarla dünya eksenini yerinden nasıl oynatacağı ve alınan aksiyon planları ile taşların nasıl yerinden oynayabileceği de düşünülmez değil.

Baskıcı siyasi politikalar dünya halkları nezdinde itibar görmeyeceği aşikar olsada, Ülkelerin yöneticileri artık şuna inanıyorlar ki, güç ekonomiden geçiyor. İzledikleri aceleci kararların söz hakkı sahipleri ekonomik saldırılarında artık bir stareteji olmaya başladığını, küresel sermayenin nemalandığı bölgelerin güç unsuru olarak, olgun meyvalara dönüştüğü, küresel değişimlerin, kartellerin ve tröstlerin istikametlerininde bu yönde ağır bastığı güç unsuru olduğu göz ardı edilmemeli.

Dünya gözlem evi Nasa’nın salt evreni değil uzay istasyonlarından dünyayı gözlemlediği, Çin ve Rusya’nın bu yönde atılımcı aksiyonlara yöneldiği, Türkiye’nin de nitekim uzaya bakış açısını netleştirdiği gerçeği aksiyonlar nezdinde belirgenleşmeye başladı. Meteor, astroid, göktaşı gibi nesnelerin yeryüzüne düşüşü veya araçlarla getirilen materyallerin deneysel amaçlı laboratuvalarda değerlendirilmesi, virüs taşıyıcı kaynaklı olup olmadıklarınında tetkiki, bilinmeyen tabiat varlıklarının ciddi raporlarla, belgeler açıklanarak duyurulması, illegal çalışmaların varlığı konusu şüpheleri üzerlerine çekerken, gelecek konusunda konuya vakıf olarak bir çok ülkeleri de düşündürmeye yetse gerek.

Geleceğe atılacak adımlarda oluşturulacak planlamalarda, her şeyden önce İnsan olan temel unsurun ön planda olarak yerleşim alanlarının rehabilitasyonu, yaşama dair temel unsurların iklimler ve doğal durumlar başta olmak üzere tedbir ve önlemlerin alınmasına yönelik aksiyonların oluşturulması, geç kalınmaması, geçmişten ders alınarak hareket edilmesi, çölleşmeye doğru ilerleyen bölgelerin üzerinde durulması, doğayı destekleyici aksiyon planlarının oluşturulması, sanayinin denetimi, ülkelerin izlediği politikaların ve aksiyonlarında yakın markaja alınarak takip edilmesi, ileriye atılacak adımlarda başarıya götürecektir.

Güven Gürbüz

02 Haziran 2021

Ankara – Çankaya “

Bir cevap yazın