
” GELECEK NEREYE GİDECEK..? “
“İnsanoğlunun mutlu olamamasının yegane sebeplerinden biri olan bitmek tükenmek bilmeyen hırsları, geleceğin nereye gideceği hakkında yol haritasını çiziyor ve yanıtlarıda bir, bir, hazırlıyor.
Çevremize baktığımızda gördüğümüz her insansal hareketlerin evrimleşme sürecini nereden nereye taşıdığını, geçmişten günümüze hangi alanlarda gelişirken, hangi alanlarda kayıplara sebep olduğunu, her şeyden önemliside; yaradılışımızda yatan insani değerlerin nelerle yüzleştiğini bizlere çok güzel anlatıyor. Bu anlatımlardan her insanın kendine nasıl bir pay çıkarması gerektiğininde yanıtını aslında veriyor. Bunu görebilmek içinde bir üçüncü göze sahip olmak gerekmiyor..
Geçmişte ihtiyaç duyduğumuz, yokluğunda çareler üretmekten geri durmadığımız, sabır ve sebatla, kanaat göstererek katlandığımız, yinede mutluluk kelimesi ile özdeşleştirerek gerek fiziki, gerekse ruhsal dünyamızda, benliğimizle birlikte, sahiplenme yetimizide kaybetmeyerek, yardımlaşma, dayanışma, anlayış, hoşgörü, sevgi, saygı, ahlaki, edebi, vicdani duygularımızı kaybetmeden, sosyal hayatın içerisinde, yaşam mücadelesi ile birlikte yaşam sağlamayı başardık. Hırslarımız sivrilmedi. Öne geçme, söz geçirme, biat etme, diktecilik, büyüksünme, tepeden bakma, kayırmacılık,vs.gibi sosyal tavır ve davranışlar günümüze geline kadar bu kadar değildi.
Her sebebi ve sonucu salt teknoloji ile bağdaştırmak yerine, neslin yetişmesinde yıllara nazır eğitim,öğretim evrelerinde elde edilen katsayıların hesabını iyi yapabildik mi..? Amaç, hedef, oluşum, sonuç..? Hırslarına yenik düşen, maddi olguların ağır basması, rahatlığın rehaveti, imkanların sağladığı ekabirlik, uyurgezerlik, yanılmalar, yanıltmalar, düşüncesizlikler..vs..sorgu alanlarını genişletebiliriz..Adil paylaşım, Gelirde adalet, dağılım, toplumsal dengeler, düşünceye saygı, eleştiriyel sabır, akılsal yanıtlar, bilinçsel hareketlilikler, toplumsal hareketliliğe katkılar..sonuçlara doğru ilerlerken toplumsal düzende hiyerarji ve toplumsal akıl ve ruh sağlığı ve gelinen son nokta günümüze bakış açımız.
Bir çok insanlarla yapılan bir çok anketlere şöyle bir göz gezdirdiğimizde düşüncelerimizin temelinde yatan; hayatı idame ettirme noktasından başlayarak, genişletme, refah düzeyi, imkanlar, fırsatlar, olgunluk, saygınlık, özgürlük, bağımsızlık gibi terimler zihinlerin bir yerlerinde yer ederek, yanıtlara şekil vermekte..En uçuk noktasında ise hüküm veren hırsların bir noktada mutsuzluğunda yolunu açtığını fark edebilmek gerekiyor.
Geçmişten günümüze gelişen teknoloji bir çok yenilikleri hayatımıza taşısa dahi, manevi olgularla hiç işi olmadığını bildiğimiz halde, o’nu sosyal hayatında içine entegre ederek çizdiğimiz yolda, hayali kalabalıklarda, aslında yalnızlığı yaşadığımızı dahi algılayamaz hale gelebiliyoruz. Sanal hayatın içinde, okyanuslarda yüzen balıklar misali yüzen hayal dünyamızın renkli görüntüleri film seyreder gibi sona ererken baka kaldığımız bir hayatın canlılığınıda düşünmek gerek.
Gelecekte bir gün gelecek sözünde olduğu gibi, elbetteki aşamaları aşa, aşa, duygu dünyamızda başımıza atılan, ruhsal bombaları yiye yiye, düşe kalka, hep bir yükseğe doğru çıksakta, her zaman en aşşağılarda kaybolan değerlerimizi arayacağız. Tarih arşivlerinde saklı kalacak bir çok sayfalarında, en temel belirgin özelliğin, çağlar değişsede, değişmeyen tek olgunun, kaybedişlerin, günümüze yansımaları ile özlem ve yok oluşlara bakış olarak kalacak.
Gelecekte bir gün; sosyal hayatta, sevgi, saygı, sadakat, vefa, vs kelimeler baz alınarak, aile, hısım, akraba, dostluk, arkadaşlık, bağlamında neyi ifade ettiği, önceden verilen önem ile günün karşılaştırması, gelinen noktada kayıplar..Doğada, Çevrede, iklimlerde, toplumlarda, çoğrafyalarda, ülkelerde, insanoğlunun insiyatifinde gelişen teknolojik hareketlilikler sonucu gelinen noktada kazanımların, kaybedişlerden daha çok olmadığı,refah düzeyine katkı sağlasada, ruhsal çöküşleride körüklediği, göz ardı edilen, İnsani değerlerin en büyük siper olduğu, O’nu yaşatmak yerine, hırslara yenik düşenler sayesinde gelinen nokta gözler önüne serilecek.
Yaşam döngüsünün kendi içerisinde değersel hareketlerle akıl ve ruh dünyamızı ayak tutması, Hümanizmin asıl felsefesini oluşturan insan olgusunun özünden kayıplar yaşamaması, düşüncelerinin pozitif algıları artırması, mutluluk direncini sevgi ile perçinlemesini, öğretici, aydınlatıcı, yaşatıcı, taşıyıcı olması, geleceğin nereye gideceği yönünde olumlu bir perspektif oluşturacaktır.
Geleceğin nereye gideceğine dair yüzlerce soruya yanıtı elbetteki gelecek verecek olsada, bizler bir noktadan sonra gelecekte yer almayacağımıza göre, bu günden geleceğe İnsani değerler üzerine yatırım yaparak yaşamasını, yaşatmasını, taşınmasını sağlayabilirsek, üzerimize düşen görevide yerine getirmiş olacağız.
Güven Gürbüz
29 Ekim 2020
Şebinkarahisar & Ankara”