ADAM GİBİ ADAM

Güneşin harman yerine düşen güzelliği altın gibi parlıyor,

Başakların üzerinde yan gelip yatıyor.

Güneşten kararmış, beti benzi atmış, çokta susamış,

Karaoğlan bağdaş kurmuş, azığını açmış, kavalını beline takmış,

Katıklı çorba ile fırın kurusunu tanıştırmış,

Tanıştırmakla da kalmamış midesinede aşırmış..

Karaoğlan mektebin yolunu tutmuş, Anası bir yandan seslenmiş,

 “Okuyup da başımıza avukat mı olacaksın?”

 

Ayağında çarığı, cebinde papağı,

Boş vermiş ağalığı, bulursam kaçırmam demiş adamlığı.

Adam olmak için okumuş, okumuş da büyümüş.

Diyar-ı memleketleri kat etmiş..Etmişte ne iş görmüş..

Adam olmuş ama adamlığın ne demek olduğunu unutmuş.

Düşünmüş sonra aslında adam olamamış.

Adam olmak meziyet demekmiş, çekilen eziyet demekmiş,

Yürekle yetiştirmiş, içinden gelirmiş.

Her adamım diyen adam değilmiş,

Adam dediğin aslını inkar etmezmiş.

Anlamış, anlamış anlamasına da yaşta kemale ermiş.

Saatin ibreside dönmekten dönmez hale gelmiş,

Akrep ile yelkovanda biribiri ile neredeyse aynı boya çıkmış.

Yerinde duramamış zamana yenik düşmüş.

 

Karaoğlan’ın memleketinde şimdi..

Güneşte tarlaya düşünce yakıp kavurur olmuş,

Hasat ne kelime, hasatsızlık kaderi olmuş, pınarları kurumuş,

Azık torbası kuru ağacın dalında derken, çürümüş toprağa gazellerle birlikte karışmış.

Katıklı çorba gitmiş, yerine kağıtlı çorba gelmiş.

Fırın evleri kapanmış, fırın kurusu da unutulmuş.

Kavalını eller, papağını yeller kapmış.

Büyümek, adam olmak için hayaller kurduğu köyünde,

Yaşlı dedeler, ninelerde neredeler? Diye sorduğunda..

Tepenin arkasını işaret ettiklerin de anlamış.

Ebedi mekanlarında, toprak ananın bağrında,

Bir mermer taşı bile yok mezar başlarında, yorgan gibi örtmüş kuru otlar üzerinde..

Dizlerinin üzerinde, çöktüğü yerde, bir yağmur damlası düştü…

Ne yağmur damlası .? .Bu gözden akan yaşı.

Dirseğini kaldırıp, mendil yaptı kolunu,

Anladı ki “Her can tadacak bir gün mutlak ölümü”

 

Ders almak isterse insanoğlu derler o kadar çok ki..

Düşününce şöyle bir karnımız öyle tok ki,

Kurduğumuz dünyalarda anlatılacak o kadar çok ki,

Bakınca etrafınıza, anlattığınızda dinleyecek o kadar yok ki..

 

Adam olmak kolay değil. Adam olmak meziyet demek.

Adam olmak Selam vermek, adam olmak hal hatır sormak demek.

Adam olmak büyüğüne saygı, küçüğüne sevgi demek.

Adam olmak büyüğüne yer vermek,

Adam olmak sevmesini bilmek, öğretmek, anlayış göstermek demek.

Adam olmak o kadar çok şey demek ki, o kadar kolay istersen düşünmek.

Sadece adam olmak demek değil, adam da yetiştirmek demek.

Adamlığını bilmeyenlere adamlığını öğretmekte demek değil,

Adam olmanın ne demek olduğunu öğrendiğinde,

Öğretmesinide, öğretmeyi bilen adamlarıda, adamların arasına katmak demek.

Adamlardan adam gibi toplum, adamlardan milli şuur uyandırmak,

Adamlarla vatana, millete, toprağına ve insanına adam gibi sahip çıkmak demek.

Adamlığın en büyük özelliklerinden biriside sahiplenme yetisinin var olması demek.

Bu yetisi gelişmemiş adam, nasıl adam olur diye de sormak gerek.

 

Güven Gürbüz

www.sebinmedya.com

Genel  Yayın Yönetmeni

Pazartesi, 04 Ekim 2010 13:50

Bir cevap yazın